Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Eninde sonunda saymayı öğrendiğinden beri nesnelerin doğasıyla insanın önüne konmuş, hattâ dayatılmış olduğuna kolayca inanabileceğimiz en doğal taban olan beş tabanı, nasıl oluyor da evrensel olarak benimsenmiyor? Başka deyişle, insanoğlu, saymayı öğrenirken, kaçınılmaz olarak beş tabanına itilmedi mi? Öyleyse niye ona, yirmiye hattâ altmışa (ileride sözünü etme fırsatı bulacağımız Sümerlerde olduğu gibi) kadar çıkılıyor? Parmaklarının yardımıyla yalnız beşe kadar değil, daha ötesini saymayı bilen halkların sayılama dizgelerinin tabanı yapmak üzere niye yeniden dörde indikleri sorusu daha da bilmece doludur. Dünyadaki farklı toplumlann birçoğunda kullanılan dizgeleri topladıktan sonra bu sorun üzerine dikkatle eğilen M.Conant'a göre, burada çözüm umudu vermeyen bir gizem bulunmaktadır. L. Levy Bruhl tam olarak "Ama bu yapay bir bilmecedir" diye yanıtlar soruyu. "Bilmeceyi dile getirirken bizimkine benzer [yani, bizim "uygar" toplumlarımızın düşünsel alışkanlıklarını taşıyan, bizim mantıksal işlemlerimizle tanışık] tek tek kafaların bu işlemler için bir sayılama dizgesi kurduklarını, bu dizge için de kendi deneyimlerine en uygun tabanı seçmiş olmaları gerektiğini varsayıyoruz. Oysa bu sayıltı temelsizdir. Gerçekte sayılamalar, kendilerinden ayırılmaması gereken diller gibi, ortaklaşa zihniyete bağlı olan toplumsal olgulardır. Her toplumda bu zihniyet bu toplum tipine ve onun sezgilerine sıkı sıkıya bağlıdır.
Sayfa 127Kitabı okudu
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.