"Direnmekten vazgeçmedi başlangıçta. Kendisini olana bırakmadı. Bir türlü, olup biteni olduğu gibi kabule yanaşmadı. Ama neden sonra, zamanın devrini tamamladığı bir dünya sabahında Âdem, oluşu oluşa ekleyip de olanlar arasında bağlantı kurunca.
Suyunu tutup da tam kararınca indiren buluta,
gökten inen yağmurla canlanan ölü toprağa,
kurumuş dalların damarlarına bir gecede yürüyen suya.
Gecenin ve gündüzün birbirini izlemesine,
güneşin ve ay’ın evrelerine,
mevsimlerin dönmesine, tazelenmesine, bereketine bakakalınca.
İlk kez görüşü keskinleşti Adem’in, kelimelerinin bilgisi yaşamının resmiyle birleşti, velveleli dünya kalabalığının arkasındaki döngüyü seçebildi. Haşin dünyanın kendi içindeki saf uyumunu görebildi."