Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru İstanbul milletvekilliğine adaylığımı koyduğum sıralarda bir sosyalist parti kurma düşüncesindeydim. O günlerde Bilecik Devlet Hastanesi inşaatında şantiye şefiydim. Elimdeki maddî olanaklardan yararlanarak ileride kurulmasını tasarladığım parti için gerekli masa, dolap, vb. ni marangozhanede hazırlattım. Cami Baykurt’un kuracağı partiyi kendi partim sayarak katılacağımı bildirdim ve masaları, yakın arkadaşlarımın çıkardığı Dikmen Dergisi yazı kadrosundan Behçet Atılgan’a ve Fehmi Yazıcı’ya yolladım. Partinin kurulması geri kaldı. O sıralarda Esat Adil Müstecabî Dikmen yazı ailesinin katılacağı bir parti kurmaya girişti. Behçet Atılgan ve Fehmi Yazıcı arkadaşlarım benim muvafakatimi almadan şahsî dostluğumuza dayanarak bu mobilyayı Esat Adil’ in partisine verdiler. Esat Adil parti tüzüğünü o tarzda düzenlemişti ki partinin genel sekreterliğinin el değiştirmesine imkân yoktu. Şöyle ki: Parti kurucuları sağ olduğu sürece genel sekreterin kuruculardan biri olması zorunluydu. Partinin kurucuları da sosyalist çevrede isim yapmış kişiler değildi. Dikmen yazı ailesinden hiç biri kurucular arasında yer almamıştı. Partinin genel merkezinde ise Dikmen yazı ailesi son derece etkiliydi. Dikmen yazı ailesi parti tüzüğünü değiştirmek ve Dikmen başyazarı Cami Baykurt’u parti genel sekreteri yapma çabasına girişti. Durumdan haberi olmayan genel merkez üyesi Alâattin Hakgüder arkadaşım Dikmen yazı ailesi tarafını değil, Esat Adil tarafını tuttu. Bu suretle Esat Adil genel merkez toplantısında 6’ya karşı 7 oyla çoğunluğu sağladı. Genel Merkezde üye bulunan Behçet Atılgan, Aziz Ziya ve Fehmi Yazıcı arkadaşlarım partiden ayrıldılar. Bu ayrılma üzerine parti genel merkezinde bulunan ve bana ait olan mobilyaları geri almak istediler. Bunun üzerine Alaattin Hakgüder bana mobilyaları kullanıp kullanamayacaklarını ve partileri hakkında ne düşündüğümü ve sürgünden sonra partiyle ilgilenip ilgilenmeyeceğimi bir mektupla benden sordu. Ben de ona mobilyaların bana iade edilmesini ve partilerinin ve Türkiye’deki sosyalizmin geleceği hakkında görüşlerimi bir mektupla bildirdim. Bir süre sonra «Türkiye Sosyalist Partisi» sıkıyönetimce kapatıldı ve genel merkez üyelerinin evlerinde aramalar yapıldı. Alaattin Hakgüder arkadaşımın evinde yapılan aramada ona yolladığım mektup ele geçti ve bu mektup Türkiye Sosyalist Partisi dava dosyasına kondu. Bu mektubun önemli bölümleri Fethi Tevetoğlu’nun «Türkiye’de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler» isimli kitabında yer almıştır. Mektubun aslı bende yoktur. Fethi Tevetoğlu ve sosyalizme karşı görüşlü olan öteki kişiler bu mektubu Türkiye’deki komünist hareketlerin Enternasyonalle ilişkilerini göstermek ve karşı propaganda yapmak için kullandılar. Mahkeme ise bu mektubu Esat Adil’in ve Şefik Hüsnü’nün birbirleriyle ilişkileri olmadığı beyanını çürütmek için kullanmaya çalıştı.
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.