Bir yalanın itirafıyla başlıyor kitap. Tanpınar havası sezmiştim. İlerleyen sayfalarda adından çokça söz ediliyordu. Kitap 3 bölümden oluşuyor. Hakikati İnkâr, Hakikati İdrak, Hakikati İnşa.. Dili ve anlatımı oldukça akıcı olsa da ben sıkıldım fakat merakta ettim ne olacağını, nasıl ilerleyeceğini. Son bölüm yalanın nasıl oluştuğunu, her aşamasını, en ince detaylarını anlatıyordu. İlginç bir kurguydu. Kitap 2 dalda ödüle sahip. Lakin benim ruhuma dokunamadı. Piyasada çok satanlar listesinde yer alan birçok kitaba göre güzeldi, başarılıydı o kadar. Belki başka zamanda yolumuz tekrar kesişirde okursam daha farklı kelimelerle yorumlayabilirim. Şu anki hissiyatımla bunlar döküldü kelimelere.. Merak edenlere tavsiyemdir. “Bir akademisyen niye yalan söyler? Yahut insan, niçin yalan söylediğini bilebilir mi? Edebiyat fakültesine hocalık yapan Kazım Kanmaz, otuzlu yaşlarındayken bir yalan söylemeye karar verir. hayat macerasında karşısına çıkmış insanları alıp bir potada eritir ve 19.yy. Osmanlı’sında yaşamış zavallı bir kadın ressamı, Suat Hanım’ı yaratır. Makaleler ve kitaplar yazar, söylediği yalanı yıllar içinde büyütür. Bihaber, geçmişine anlam vermeye çalışan bir akademisyenin kendi kişisel tarihinde gerçekleştirdiği trajik bir arkeolojik serüven.” (Arka kapaktan)

BihaberFatih Baha Aydın · Ötüken Neşriyat · 2017120 okunma

·

126 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Şeyda