Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

58 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Fatih AKÇA, 4 Ocak 1984'te Afyon - Emirdağ'da doğdu. 6 yaşından beri Denizli'de ikâmet ediyor. Denizli Ticaret Meslek Lisesi mezunu. Özel bir şirkette muhasebe elamanı olarak çalışıyor. Şiirleri daha önce Akatalpa, Akkoy, Mühür, Bireylikler, Eliz Edebiyat, Denizsuyukasesi, Ortanca, Söğüt, Mavi Yeşil, Kanon 2010, Sincan İstasyonu, Şehir, Şiirden ve diğer dergilerde şiirleri yayımlanmıştır. Kitapları; Güller ve Atlar, Mühür Yayınları, 2014 Taşlar ve Avlular, Yasakmeyve, 2015 (Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü) Kış ve Sapa, Mühür Yayınları,2017 Otağ ve Yazgı, Ötüken Neşriyat, 2019 "Güller ve Atlar" 2014 yılında Mühür Yayınları etiketiyle yayımlanan ilk şiir kitabıdır. Kapak ve İç Tasarımı Kenan BIYIKLI'ya aittir. "Güller ve Atlar" çok bakışlı bir varoluş yoludur aslında. Burada şairin dert ettiği şeyleri görüyoruz. Bu varoluş sıkıntısı kimi zaman varlığı gereği önceliklerini tanıyan bir bilinç ve özbilinç oluyor. Kimi zaman bireylikten sıyrılıp özünde toplumsal düzenin ilişkilerini ve genelde ise hem kendisinden içre hem de kendisinden dış bir uzantı olarak olarak insan olmanın sorgusunun peşinden gidiyor. Hem bir yanı insan kalan hem de çevreden dolayı bir yanı soğuk yaralarla kaplanmış bir meta yapısını içsel bir hesaplaşma aracıyla sorguluyor. Dilin olanaklarını ince bir elekten geçirip kullanıyor. Akça, alfabe üzerinden insana yaşamın aynasını tutuyor. Her yaşadığımız bir alfabe öğretisi değil midir? Örneğin D harfine duvak, düğün ve dernek imgeleri giydirilmiş. Toplumsal bir yara hâline gelen çocuk gelinleri ve ilkel bir evlilik töresi olan berdeli sorguluyor. F harfi, faşizmin tam kendisidir. Filistin’de öldürülen çocuklara kadar uzanan bir coğrafyanın kan ve zulmünü imliyor bize. İ ise başlı başına bir işsizliğin ve yoksulluğun adıdır. S harfi Proleterya sınıfının zorluklarını ve ileyişini görürüz. Şair bu sefer gül ve atlar imgesinin çatışma alanına özeleştirmeleri ve taşeron işçiliği sistemini alarak şiirce bir sorgulama zemini yaratıyor. M harfiyle de birbirine uzaklaşan insanı ve insan ilişkilerindeki soğuma ve yabancılaşmayı irdeliyor. Harfler başlı başına bir şiir onun yapıtında! "Güller ve Atlar", Akça'nın bize söylemek istediği uzun bir şiirdir. Şairin yüreğinin gizli avlusudur aslında. O avluda atlar ve güller birbirlerine bir şey anlatıyor. Tarihsel olaylara ve olgulara gönderme yapıyor. Çevik bir ironi biçimiyle. Sonra kötü iktidar yanlısı olan gazetelerin savaş destekleyici duyarsız tavırlarını eleştiriyor. Sistemin robotlamış kıstaslarını dile getiriyor. Yolların ve sokakların güvensizliğini şöyle dile getiriyor: "ağzım sıkı tut kendini ısırdım ıslığımı/ kan arıyor anonslar/ ambulanslar/ namlular/ kaoslar". İşte böyle bir ucuz yaşamın arasında özgürlüğü sonraki şiirindeki "uçurtmalara bağlasın beni çocuklar" dizesiyle bir kaçış arıyor. Sürekli militarizmi yeriyor ve toplumsal çöküşü haykırıyor. Akça, ekonomi eşitsizliğinden dem vurarak asgarî yaşamın bağrısında ezilen yoksulluğu da dile getirmeyi unutmuyor. Sınıf ayrımından tut savaşa kadar kötü olan her şeye karşı şair. Bütün bunlar olurken şairlerin bireysel dertleri sürekli yazmalarını toplumsal bir iç sıkıntısıyla eleştiriyor. Bu süreçte sığınabileceği tek yer merhametli olan annesidir. Bütün erkler ona ve çevresine zarar veriyor. "Güller ve Atlar", Akça'nın bize sunduğu varoluşsal bir kimlik fotoğrafıdır. Sözcüklerle şairin yok sayılma korkusunu, varlık darlığı çektiğini ve itibarsızlaştırma etiketine yapışıp kalmayı anlattığı bir fotoğraftır. Akça, biraz yaşam standartlığı ve biraz da devrimci bir algının etkisiyle ölümün eşit olmadığını söylüyor bize. Ölümün adaletsizliğini Sosyolojik bir yapı ve işlev bozukluğu üzerinden şiirin gündemine taşıyor. Akça, Proleterya sınıf bilincini ve Burjuvazi hegomanyasını sistemin puşt hiyerarşisiyle ve asgarî bir yaşam çabalanmasıyla "saat yedi buçukta yollar işçi istifidir/ gelirler: et, uykusuz, asgarî/ giderler: kemik, yorgun, yoksul, devletsiz" bu dizeleri kurmuştur. Kalbinin eşit damlayan yaralarıyla kurmuştur. Akça, çocukluk üzerinden hem kişisel hem de ulusal ve global bir ölçekte gizlice benzetmelerde bulunmuştur. "çocukluğumu aradım babamın omuzlarında/ annemi buldum dünyanın yırtılan kızlığında" işte onu bu dizelerle anlamaya çalışıyoruz. Sanırım çoğu erkek şairinde biraz Oedipal Karamaşa problemi vardır masum bir şekilde. Sürekli annesini yanında istiyor. Sığınak olarak görüyor annesini. Bir merhamet mabedi! Babası her zaman ona bir rakiptir. Şiddet kurbanı olmuştur. Babası tarafından zarar görülen çocukluğunu ve babasının omuzlarında annesini ararken babası için bir yük olduğu derdiyle tanışıyor. Akça, ikinci kitabın ifşasını verir gibi bütün gücüyle taşlara şunu haykırıyordur: "ki insan avlusudur her şeyin/ aşkın/ şafağın/ tabancaların/ yabancıların/ arabaların/ güller ve atların"... Bunları haykırırken de "buradayım işte/ bir miktar safran/ bir miktar kan kaybı/ bir miktar zaman kayması/ bir miktar yara acısı" diyerek derdini daha çok canlı bir duygusallık telaşıyla aktarıyor bize. Tabii bütün bunları dert ederken bu bozulmuş şeylere sığamadığını ve bunaldığını ölümün adaletsizliğini eleştirirken; mecbur bir çaresizlik edasıyla gene ölüme muhtaç duyuyor ve "neredesin ey kefenim artık insanlara sığmıyorum" demeyi de ihmal etmiyor. Parçalanmış... Akça, harfleri insana ayna tutarken kendisine de tutuyor. Özeleştirisini şiir dilinin liriğinde her zaman taşıdığı estetiksel tedirgin bir hâl sezgisiyle kavramamız için anlam ve söyleyiş biçimi arasında yalın ama çağrışımı yüksek bir yol seçmiş ve biçimsel yaratacılığın estetik boyutu atmosferinde bize anlatıyor. Akça, "Güller ve Atlar" kitabını yazarken büyük ihtimalle gül imgesi İslamî bir yaşam etkisiyle ve atı da Türk kültürü etkisiyle kullanmıştır. Kısacası "Güller ve Atlar" şiir çerçevesinde yazılmış bir Sosyoloji tespitidir ve bu kitap Ekonomiye Giriş derslerinde siyaset tutkunları için felsefî bir yolculuk öğreti kitabıdır. Haydi o hâlde! Harfleri dört nala sürelim ve gülün yapraklarında ateş yanana kadar kırmızı bir solukla koşalım. Gül ve at! Kitaptan beğendiğim kısımlar; "ağzım sıkı tut kendini ısırdım ıslığımı/ kan arıyor anonslar/ ambulanslar/ namlular/ kaoslar" "çivisi çıkmış dünyaya çakılanız biz/ kalkıyoruz bir sabah bomba yüklü/ alarmla eğitilmiş sular sıkıyorlar üzerimize/ ellerimi sonsuz uçurumlara doğru sürüyorlar/ mektup yazmayı unutturuyorlar/ kilitleri kırıp çocukların üzerine yürüyorlar" "mermiler kuşlara özenip uçar havada/ uçaklara da gül atmaz çocuklara" "fãilatün fâilatün fâilatün fâilün/ diye sayardık kalıbını şiirin/ unuttuk faşizmin F'sini..." "sesi çağırdım, içimde kocaman orman boşluğu/ kuşlar hep başka şairlerin şiirinde uçuyor, ne güzel/ kimliksizim, beni düştüler nüfustan, sayılmıyorum artık/ nereye gitsem orada hep eksik tabureler, sohbetler, çaylar/ annem kuş topluyor şiirime" "ölüm taraf tutar haber bültenlerinde, kuşe kâğıtlarda/ ölüm açıklanır, silah esrar ve büyük çalkalanır o kıyılarda" "saat yedi buçukta yollar işçi istifidir/ gelirler: et, uykusuz, asgarî/ giderler: kemik, yorgun, yoksul, devletsiz" "çocukluğumu aradım babamın omuzlarında/ annemi buldum dünyanın yırtılan kızlığında" "neredesin ey kefenim artık insanlara sığmıyorum"
Güller ve Atlar
Güller ve AtlarFatih Akça · Mühür Kitaplığı Yayınları · 20145 okunma
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.