İlk yayınlanma tarihi 1932 olan Camilerimiz kitabı, Sadullah Yıldız adında genç bir kardeşimizin zeyiliyle zenginleştirilmiş ve Büyüyen Ay yayınları tarafından harika bir baskıyla tekrar yayınlanmıştır. Kitabın tasarımı ve sayfa düzeni, fevkalade güzel. Anlatım dilinin, kelime dağarcığımızı genişletmesi bakımından verimli olduğunu söyleyebilirim. Okurken sözlük karıştırırak bir çok kelimeyi not ettim. Kitapta İstanbul'da ki 60'a yakın tarihi cami, yapım tarihine göre eskiden yeniye doğru sıralanmış. Bu açıdan cami mimarimizin akıp giden zaman içinde nasıl gelişip yükseldiğini ve sonra da gerilemeye başladığını, dönemin akımlarından ne derece etkilendiğini görebiliyoruz.
Kitabın müellifi Halil Edhem Eldem, köklerinden filizlendiğimiz büyük devlet Osmanlı'nın bölündüğü, parçalara ayrıldığı, savaşların ve yıkımların yoğun olduğu bir dönemde yaşamış. İbn-i Haldun der ki; "Her toplum doğar, gelişip yaşar ve sonrada yaşlanarak yok olur, insanlar gibi devletlerinde ömrü vardır."
Osmanlı ömrünün son demlerini yaşarken, medeni Batıdan(!) gelen çağdaş insanlar tarafından adi bir hırsızlığa maruz kalmıştır. İçimizdeki kıymet bilmezlerin de yardımlarıyla ecdat yadigârı cami ve türbelerimizin pek kıymetli çinileri, mermerleri, panoları ve mihraplarından çalınan parçalar bugün Avrupa müzelerinde sergi edilmekte. Müellif bu parçaların nerelere ait olduğunu da açıklamış kitapta.
Bunlar yaşandıktan sonra İstanbul'un tarihi binalarını bir felaket daha bekler; Modern şehirleşme!
Merhum Halil Edhem, böyle bir zaman da çalınıp yurtdışına kaçırılan eserleri kurtarmak, imar bahanesiyle yıkım kararı alınan ecdat yadigârı yapıları korumak için 1917'de Âsar-ı Atika Muhipleri Cemiyeti'ni kurar. Bu müessese yetkililerle sürtüşerek bazı eserleri yıkılmaktan kurtarır. Fatih'te ki Millet Kütüphanesi böyle bir yıkımdan zorlukla kurtarılabilmiştir.
Cami mimarisi ve tarihi eserlere ilgi duyanların severek okuyacağı bir kitap.