Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

424 syf.
·
Puan vermedi
Müntekim Gıcırbey kimdir?
Müntekim Gıcırbey kimdir? Müntekim Gıcırbey Murat Menteş’in “Korkma Ben Varım” isimli kitabında geçen bir kahramandır. Daha önce “Dublörün Dilemması“ isimli kitapta “Cinci Hoca Müntekim” adıyla bir radyoda ismi duyulsa da çok fazla ayrıntı verilmiyor. Şebnem’e olan dillere destan aşkıyla bilinir. İlginç bir karakterdir. Bölüm 1: Müntekim zeki bir çocuk. Lisede silik bir tip, simsiyah saçları, iri gözleri var. İpince dal gibi bir bedene ve hastalıklı bir görüntüye sahip. Müntekim’in sınavları inanılmaz iyi. Hepsinden on alıyor mübarek. Fizik, Matematik vs hepsi on. Hatta arkadaşları devamlı on aldığından ona Müntekim Gıcırbeyon diyorlar. Sınıf arkadaşları Nuh Tufan, Kazulet Mithat, Vampir Sultan (grubun tek kadın üyesi), Forvet Samet, Uzi Muzaffer, Fuat Tufa (FU) ve İbrahim Kurban tarafından kurulan, Afili Filintalar adlı, öğretmenlere ültimatom verip canlarını yakan bir çete var. Öğretmenlere baş kaldırıyor, suikast düzenliyorlar. Fakat okulda kimse tarafından tanınmıyor, bilinmiyorlar. Müntekim çetenin ilgisini çekiyor ve Fuat Tufa tarafından kendisine çeteye katılması için teklif götürülüyor. Fakat Müntekim teklifi reddedip ekibe katılmıyor. Kendi işini kendi hallediyor. Başta tırstığı için katılmadığını düşünüyorlar fakat daha sonra onların kontrolünde olmayan ve öğretmenleri rezil eden bazı olayların Müntekim tarafından yapıldığını düşünüyorlar. Onlar kaba kuvvet kullanırken Müntekim gayet zekice hareket edip hocaları rezil ediyor. Tüm bunları yapsa da Afili Filintalar çetesinden olmadığı için çete lideri Nuh Tufan kendisinden “Nafile Filinta” diye bahsediyor. Müntekim çok cesaretli, derin düşünceli bir insan. Dedesinin babası Abdülhamit zamanında yaşamış döneminin ünlü ayakkabıcılarından. Onun adı da Müntekim. Ailecek uzun yıllardır ayakkabı ile uğraşıyorlar anlayacağınız. Gıcırbey’in babası da ayakkabıcı. Dede Müntekim bey Abdülhamit Han’a ayakkabı hediye ediyor bu hediye karşısında Abdülhamit Han da Müntekim Bey’e Huduni isimli bir papağan armağan ediyor. O papağan Müntekim Gıcırbey’e kadar ulaşıp ona yadigar kalıyor. Müntekim papağana gözü gibi bakıyor adeta. Kuş da Müntekim’e çok düşkün. Gıcırbey’e aşık bir kız var. Adı Kevser… Bölüm 2: Kevser Müntekim’e fena halde aşık. Kızcağızın bir bacağı küçükken geçirdiği bir rahatsızlıktan ötürü aksak. Anne babası Kevser daha küçükken şofben zehirlenmesinden vefat etmiş. Kevser de babaannesi Ruhiye Hanım ile büyümüş. Ruhiye Hanım çevrede “Cinci Ruhiye” adıyla ve kocakarı ilaçlarıyla ünlü. Eşe dosta gönderdiği yemekleri Kevser toptan Müntekim’e getiriyor. Müntekim durumun farkında, kızın hiçbir ikramını geri çevirmiyor tabi. Bütün ikramlarını nezaket ile karşılıyor, getirdiği her yemeğe bayıldığını söylüyor. Hâlbuki yemekleri Huduni’ye veriyor Müntekim. Kevser, Müntekim’in evde olmadığı bir vakit yine yemek getirmişken  eve giren bir hırsız çetesi tarafından katlediliyor. Gıcırbey eve gelip yeni aldığı eşyalarının çalınmış, Kevser’in de öldürülmüş olduğunu görünce çok şok geçiriyor ve çok üzülüyor. Huduni de Kevser’in acısına dayanamayıp ölüyor o sırada… Haber Ruhiye Hanım’a da gidiyor tabi, o da perişan…  Olayın üzerinden çok geçmeden Ruhiye Hanım Müntekim’i eve çağırıyor ve ona Kevser’in katillerini bulduğunu, onların üstesinden gelmek için yardımcı olup olmayacağını soruyor. Gıcırbey şaşkınlıkla beraber yardımcı olacağını söylüyor. Tabi Gıcırbey şaşkın, polislerin bulamadığı katillerin Ruhiye hanım tarafından bulunmasını epey garipsiyor. Ruhiye Hanım Gıcırbey’e katillerin adını, eşkâlini ve bulunacakları mekânı verip eline de bir şırınga tutuşturuyor. Gıcırbey belirtilen zamanda belirtilen yerde katillere şırıngaları püskürtüp katilleri polislere yakalatıyor. Vermiş olduğu ilacın etkisiyle katiller polislere suçlarını birer birer anlatıyor ve hapsi boyluyorlar. Müntekim bunun üzerine şaşkınlıkla Ruhiye Hanım’a dönüp tüm bunları nasıl bilebildiğini soruyor ve olayın fitili ateşleniyor. Bin yaşındaki bir Cin… Ruhiye Hanım bin yaşında bir Cin’e sahip adı ise Jajha… Bölüm 3: Jajha bin yaşında bir Cin. Ruhiye Hanım’ın Cin’i. Müntekim olaydan çok etkileniyor. Düşünsenize, bir kocakarı ve bir Cin yardımı ile hırsız çetesini öldürmeden ortadan kaldırıyor. O sıra işsiz olan Müntekim’in aklına müthiş bir fikir geliyor. Haksızlığa uğrayan başkalarının da intikamlarını almak; bir nevi amme hizmeti. Bu düşüncesinden Ruhiye Hanım’a bahsedince Ruhiye Hanım işe pek yanaşmıyor. Türlü dil dökmeleri ve ikna çabalarıyla Ruhiye Hanım’ın aklına girmeye çalışıyor. “İntikamcı kabadayıdan keskin çizgilerle ayrılır!”. Ruhiye hanım bir nebze yumuşuyor ve Müntekim ona planını anlatıyor. Yasal yollarla olmayan tedavi gibi, kanun dışı imkânlar ve yöntemlerle adalet dağıtabileceklerini söylüyor. Jajha’nın vereceği bilgiler ile işlerini halledecek, insanlara ulaşmak için de marketlerdeki ürünlerin ambalajlarına küçük broşürler bırakacağını anlatıyor. Ulaşmak isteyen insanları telefon kulübesine davet edecek, dertlerini dinleyecek, Jajha’ya onaylatacak ve intikam alınacak. Masum kimseye dokunulmayacak, gerçekten mağdur kişilere ulaşılacak, kimse öldürülmeyecek, farklı yöntemlerle intikam alınacaktı. Müthiş bir fikirdi bu. Ayrıca kurdukları dolambaçlı bir ödeme sistemi ile fakir insanlara da yardımcı olunacaktı. Böylece illegal intikam şirketi kurulmuş oldu. Ürünlere iliştirilen ilanı iş ilanı sanan Abdulcabbar isimli Habeşli bir tıp öğrencisiyle ekibi dörtleyip hemen işe koyuluyorlar. Aldıkları işleri büyük bir titizlikle yaptıktan sonra Müntekim’i Müntekim yapan Şebnem ile karşılaşıyor Gıcırbey. Şebnem Tarih mezunu fakat televizyonculuk işiyle uğraşıyor. Okuduğu bölümde staj yapmak yerine Namık Mıknatıs’ın televizyon fabrikasına sözleşmesine işçi olarak giriyor, bir yıllık kontrat ile. Sözleşmesinin uzatılacağı söyleniyor fakat uzatılmıyor. Namık Mıknatıs’ın topluca işten attığı bin yüz kişiden biri. Ve hikâyemizin başkahramanlarından Şebnem Şibumi profesyonel intikamcı Müntekim Gıcırbey’e ulaşıyor… Bölüm 4: Ah Müntekim be, başına gelecekleri bilmiyorsun ya, ne olurdu azıcık uzak kalsan Şebnem’den de bir başka romanda başka başka maceralarını okusaydık… Müntekim Şebnem’i görür görmez vuruluyor. Şebnem’in istediği intikamı büyük bir ustalıkla alıyor da. Namık Mıknatıs’ı cümle âleme rezil edip terk-i diyar etmesini sağlıyor. Şebnem bu sırada Müntekim’i çözme gayreti içersinde. Müntekim Şebnem’in ağzının içine bakıyor. Sırılsıklam aşık. Sık sık buluşuyorlar, gezip tozuyorlar. Hatta bir keresinde Müntekim Şebnem’i ailesiyle tanıştırmak için evlerine davet ediyor. Şebnem de bu teklifi kabul ediyor. Gezip tozuyorlar fakat Şebnem’in hala kalbine yatmayan bir yerler olduğu açık. Kendisi de bir boş bulunmuşluk ile ailesinin evine gittiğini söylüyor zaten. Tam bu noktada Müntekim kritik ve canına mal olacak bir hata yapıyor. Gönül İşleri Bakanlığına Şebnem’le birlikte olabilmek için aşk kart başvurusu yapıyor. Müntekim’in isteği kabul oluyor ve Şebnem ile beraber olmasının sakıncası olmadığına dair Aşk Kart kendisine veriliyor. Kart gelir gelmez ilk buluşmalarında Müntekim Şebnem’e duygularından bahsediyor. Fakat Şebnem benden izinsiz nasıl resmi makamlara benim üzerimden başvuru yaparsın diye delilere dönüyor. Hislerini önce kendisine söylemesi gerektiğini söyleyip ortalıktan kayboluyor. Aramalarına cevap vermiyor hatta hattını değiştiriyor. Aramızda her şey bitti demeden yapıyor tüm bunları çünkü Müntekim’in esrarengiz intikamcı kişiliğinden hafif de korkuyor. Müntekim ne mi yapıyor? Ulaşmaya çalışıyor tabi. Telefondan ulaşamayınca e-posta ile deniyor şansını ve Müntekim’i kahraman yapan eşsiz aşk mektupları ortaya çıkıyor. Baş döndürücü mektupları Şebnem bir süre takip ediyor fakat daha sonra artık hiç bakmamaya başlıyor. Mektuplar başka be. Mektuplar mektup değil her cümlesi manifesto!… Hala aşıklar birbirlerine bu mektupları gönderir. Şebnem’i çıkart, oraya hangi ismi koyarsan koy… Ve mektuplar… Bölüm 5: Önceki bölümlerde söylediğim gibi Müntekim’i Müntekim yapan şey, Şebnem’e duyduğu güzel sevgidir. Hani rahmetli Barış Manço’nun “Sarı çizmeli Mehmet Ağa” isimli şarkısında geçen “Güzel sevmeyene adam denir mi?” kısmı var ya, öyle işte. Gerçi toplum olarak hala şarkının o kısmını doğru anladığımızı düşünmüyorum ya… Güzel sevmek derken kaşından, gözünden, saçından bahsetmiyor tabi ki de. Güzel sevmek, sevmeye doyamamak, severken incitmemek, gerekirse incitirim diye sevmemektir. Oradaki “Güzel” zarftır, sıfat değil. Sahi, güzel sevmeyene adam denir mi? Güzel sevmeyen/ sevemeyen adam, adam değildir. Güzel sevmeyen adam magandadır, pespayedir, trişkadır. Bu konu çok su götürür… Müntekim’i Müntekim yapan mektuplarındaki kelimelerdir. Ne diyor bakın Müntekim. Mektuplardan bazı bölümler; şebnem, alevleri görmezden gelerek yangını söndüremeyiz. şebnem uzaya baharın gelmesi, seni bulmama bağlı. şebnem kalbimden senin kalbine balyozla bin pencere açayım. şebnem her gülümseyişinde tüm ülkeye çay ısmarlayayım. şebnem seninleyken bir yudum çay zenginleştirilmiş uranyum gibi enerji veriyor bana. şebnem ne çok melek var yüzünde, tebessümün için binlercesi çalışıyor olmalı. aşktan kaçış varsa bile kurtuluş yoktur. şebnem, çizgi film kuzusu, tütsülenmiş bir bahçede saklambaç oynuyor gibiyiz. sensiz bütün tabancalar, fincanlar, odalar boş; sokakların hepsi ıssız, hiçbir gezegende bana hayat yok. şebnem, her şeyde senden bir anı aksediyor, senin masumiyet kanıtı parmak izlerinle dolu sanki dünya. gelgelelim masumiyet, yaşam belirtilerinin azlığı demektir şebnem. sebnem sen cennete gidince cennet daha guzel bir yer olacak.. öpüyorum gözkapaklarını, dizkapaklarını, kalp kapakçıklarını. instagram.com/muntekimgcrbey
Korkma Ben Varım
Korkma Ben VarımMurat Menteş · İletişim Yayınları · 20098,2bin okunma
·
75 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.