Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Aynen, Ağalık Düzenine Karşı
"Sürekli olarak mebusluğa tayin edilenlerden biri Emin Sazak'tır. Emin Sazak, 1920- 1950 arasında, yani otuz yıl müddetle, devamlı olarak mebusluk yapmıştır. 1920'li yıllarda derebeyliğine dayanarak mebus seçilmiştir... 1927, 1931, 1935 dönemlerinde bizzat Ebedi Şef, Gazi Mustafa Kemal, 1939, 1943 dönemlerinde de, Milli Şef İsmet İnönü tarafından mebusluğa tayin edilmiştir." Emin Sazak, Eskişehir yöresinin en büyük toprak ağalarından biridir. Topraklarının 70 bin dönümü bulduğu ileri sürülürdü. "Emin Bey'in arazisinin içinde dört tane tren istasyonu vardır. Beylikahır, Yalınlı, Yunus Emre ve Sazak istasyonları. Ayrıca Sazak, Beylikahır, Nazlı, Saray, Üç Başlı, Ahırüzü, Ahırköy, Yaylaköy, Karaçam, Yunus Emre, Kızılören gibi 15 köy bu toprakların içinde yer alıyor. Üzerinden Porsuk çayının aktığı bu verimli topraklarda Emin Sazak 7 tane çiftlik kuruyor. Her çiftlikte bir saray var. Sazak Köyü'nde ise üç tane konağı bulunuyor. Ayrıca Samsun' da da mülkü ve arazileri var." Resmi ideoloji üreticisi yazar ve bilim adamları Emin Sazak'ın toprak ağası olduğu için toprak reformu yasasını engellediğini yazmayı adet edinmişlerdir. Emin Sazak'ı kanunun çıkması gereken meclise kimin getirdiğinden hiç söz etmiyorlar. Bu ünlü toprak ağasını otuz yıl süreyle aralıksız meclise ''tayin edenler" kimlerdir? Mustafa Kemal ve İsmet İnönü'nün toprak reformu için "yanıp tutuştuklarını," ama mecliste ağaların buna engel olduğunu yazmak ne demek olur? Eğer bunu yazarlarsa, o zaman Edebi Şef ve Milli Şefin devrimciliğine, "halkçılığına" gölge düşürmüş olurlar... Mebus tayinleri sırasında unutulmayan çok sayıda toprak ağası vardı. Çukurova'nın en büyük toprak ağalarından Cavit Oral 1935, 1939, 1943 dönemlerinde; yine Çukurova'nın başta gelen toprak ağalarından Damar Arıkoğlu, 1920, 1923, 1927, 1931, 1935, 1939, 1943 dönemlerinde milletvekili olarak TBMM üyesidir.
Sayfa 195 - Özgür ÜniversiteKitabı okudu
·
22 görüntüleme
Pierre Rivière okurunun profil resmi
“Bugünkü tebliğde Önder Atatürk’ün özadının Kamâl olarak yazılmış olduğunu gördük. Bu hususta yaptığımız tahkikten böyle yazılışın sebep ve temeli anlaşıldı. İstihbaratımıza nazaran, Atatürk’ün taşıdığı Kamâl adı bir Arapça kelime olmadığı gibi, Arapça Kemal kelimesinin delalet ettiği manada da değildir. Atatürk’ün muhafaza edilen özadı, Türkçe ‘ordu ve kale’ manasına olan ‘Kamâl’dir. Son-â- üstündeki tahfif işareti (L)yi yumuşattığı için telaffuz hemen hemen Arapça ‘Kemâl’ telaffuzuna yaklaşır. Benzeyiş bundan ibarettir”
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.