Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

253 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Arthur Koestler Gün Ortasında Karanlık’ romanın da Stalin diktası altındaki 1930’lar Sovyetleri’ni anlatıyor. Ülke ve kişi adı vermeden, belirli bir dönem anmadan, burada yaşanan siyasi çalkantıyı ele alıyor Ülkeye demokrasi ve özgürlük getirmek için yönetime gelen Komünist rejim, ülkede muhalif kesim üzerindeki baskılarını yoğunlaştırmıştır. Başlarda komünist rejim komuta kademesinde subay olarak yer alan Rubashov, Ülkede bir numara ile görüş ayrılığı yaşayan çoğu muhalif insanın kurşuna dizildiğine, Adil bir toprak reformu yapılacak diye beş milyon çiftçi ve köylünün açlıktan öldüğüne, ülke endüstrisinde işlerin yolunda gitmediğine, bazı mühendislerin ufak hesap hataları yüzünden bir numara ile görüş ayrılıklarına düştüklerine ve bu yüzdende kurşuna dizildiklerine şahit olmuştur. Rubashov göre, Komünist rejim ve devlet tarafından ülkenin egemenliğini savunma uğruna öylesine olağan üstü tedbirler alınmışki, o kadar geçiş dönemi yasaları çıkarılmışki, hepsi her bakımdan devrim yasalarının tam karşıtı olmuş. insanların yaşam standartları devrim öncesinden daha kötü konuma geldiği görülmüştür. Rubashov partinin artık amaca hizmet etmediğini ve ülkenin dikta rejimine doğru yol aldığını görmüş, parti ve devletin artık ne devrimin nede halk temsilcilerinin temsilcileri olmadığına kanaat getirmiştir. Bu durum Rubashov’un da büyük hayal kırıklığı yaşamasına sebep olmuş, devrimi savunan komünist partisinden ayrılıp, karşı devrimi savunan muhalif partiyi geçmiştir. Artık karşı devrim mücadelesini yeni partisinde sürdürme kararı almış örgütsel faaliyetlerini gizlilik içerisinde hücre evlerinde yürütmüştür. Bir gün Rubashov hücre evinde uyurken kapısı çalınmış komünist rejim tarafından görevlendirilen muhafızlar tarafından uykusundan uyandırılmış ve tutuklanıp hücreye kapatılmıştır. Rubashov için zor günler bundan sonra başlamaktadır. Kendisine rejim tarafından bir sürü suç isnat edilmiş, Sorgulanmak ve kendisini savunmak için devlet yargıçları tarafından üç hafta süre verilmiştir. Rubashov hücresin de daha çok sistem eleştirisi, içsel sorgulama analizi yapmış “öznel iyi” aynı zamanda “nesnel iyi” de olabilir mi ve kişi, insanlık adına başkalarına kendi doğrularını dayatabilir mi gibi sorulara cevap aramıştır. Ayrıca kendisine yapılan suçlamalar için ön hazırlık yapmış bu zaman zarfında sürekli sorguya götürülmüş sorguya giderken de, mahkumların ruhsal iç yapılarını ve hapishane koğuşlarını, tecrit hücrelerini, sorgu odalarını ince ayrıntısına kadar gözlemleme imkanı bulmuştur. Rubashov Devrim Mahkemesinde yargılama esnasında kendini savunmak için avukat talep etmemiş mahkemenin isnat ettiği bütün suçlamaları kabul ederek mahkeme tarafından ölüm cezası ile cezalandırılmıştır ölüme sessizce gitmiştir. Sonuç olarak; Tutuklanıp cezaevine girmemiş ve işkence görmemiş insanlar, totalitarizmi hiçbir zaman “iliklerine kadar” hissetmezler. Yazar bir mahpusu anlatan romanın felsefi yaklaşımı, diktatörlerin kendi doğrularını, topluma dayatmasının sorgulanması üzerine kuruludur diyor . Kitabı okurken ister istemez dikta rejimlerini Rubaskov ile birlikte sorgulamaya başlıyorsunuz. Kitabın konusu bize hiç yabancı gelmiyor. Ülkemizde de devletin üst yöneticileri medya üzerinden talimat veriyor. Devletin savcısı ve hakimi talimatı görev kabul ediyor. Kitabın kurgusu çok iyi dili akıcı, anlatımı ile güzel bir eser tavsiye ederim..
Gün Ortasında Karanlık
Gün Ortasında KaranlıkArthur Koestler · İletişim Yayınevi · 2019416 okunma
··
157 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.