Beyin Protezi Arayüzüyle Kullanılan
Yapay Zekâ Sistemi
Düşünceleri Kelimelere Döküyor
İki yüz elli kelimeyle
sınırlı bir kelime
dağarcığı için olsa da
düşünceleri doğru
bir şekilde cümlelere
dönüştürebilen bir
yapay zekâ algoritması
geliştirildi. Felç
yüzünden konuşma
yetisini yitiren insanların
kendini ifade etmesine
yardımcı olacak bir
sisteme yönelik önemli
bir adım olarak görülen
araştırmada University
of California, San
Francisco’dan Joseph
Makin ve ekibi, dört
kadının konuşma
sırasındaki beyin
sinyallerini bir derin
öğrenme algoritmasıyla
inceledi. Epilepsi hastası
olan bu dört kadının
beyninde epilepsi
nöbetleri sırasında
gözlem yapmak amacıyla
yerleştirilmiş elektrotlar
bulunuyordu.
Yapılan deneyde her
bir kadının bir dizi
cümleyi sesli olarak
okuması istendi ve
kadınlar okurken
beyin etkinliklerine
ilişkin ölçümler
alındı. En kalabalık
cümle grubunda 250
farklı kelime vardı.
Araştırmacılar bir sinir
ağı algoritmasını elde
ettikleri beyin etkinliği
verileriyle besledi ve
algoritmayı, konuşmanın
sesli ve sessiz harfler gibi
tekrarlanan unsurlarıyla
bağlantılandırılabilecek
düzenli örüntüleri
tanıyabilecek biçimde
eğitti. Daha sonra
bu örüntüler, onları
cümleler oluşturacak
biçimde kelimelere
dökmeye yarayan ikinci
bir sinir ağına aktarıldı.
Kişi aynı cümleyi
yinelediğinde ilgili beyin
etkinliği ilkine yakın
oluyor fakat tam aynısı
olmuyor. Makin bu
yüzden her bir cümleye
karşılık gelen beyin
etkinliğini ezberlemenin
işe yaramadığını,
bunun yerine
algoritmanın bunların
benzer yönlerini
öğrenip genelleme
yapması gerektiğini
belirtiyor. Yapay zekâ
algoritmasının dört
kadındaki en yüksek
ortalama performansı
%3’lük bir hata oranıyla
gerçekleşti. Makin
ayrıca az sayıda cümle
kullanmanın yapay
zekâ algoritmasının hangi kelimelerin birbiri
ardınca gelme eğiliminde
olduğunu öğrenmesini
kolaylaştırdığını
söylüyor. Araştırmacılar
beyin sinyallerini
kelimeler bazında
böldüğünde
algoritmanın hata payı
%38’e çıktı. Çünkü
algoritma beyin
sinyalleriyle kelimeleri
eşleştirmekten ziyade
hangi kelimelerin bir
arada kullanıldığına
ilişkin çıkarımlar yapıyor.
Bu durum sistemin daha
geniş kelime haznesine
uygulanmasını
zorlaştıracak çünkü
eklenen her bir
kelime olası cümle
sayısını artırarak hata
oranını yükseltecek.
Makin yine de 250
kelimelik bir dağarcığın
bile konuşamayan
bir insana hayli
yardımcı olabileceğini
düşünüyor. Öte yandan
University College
London’dan Sophie
Scott, beyin sinyali
verilerinin anlamlı bir
biçimde konuşmaya
dönüştürülmesinin
henüz çok uzak bir hedef
olduğu, günlük hayatta
yüz binleri bulabilen
sayılarda kelimeler
kullandığımız için
araştırmadaki kelime
sayısının aşırı kısıtlı
olduğu görüşünde.