Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

272 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
GLAMOUR ; Women, History, Feminism
“Gösteriş” Sözcüğün orijinal adı “Glamour”, eseri böyle isimlendirerek “Kadın, Tarih, Feminizm” diye bir de alt başlık atıyor Carol Dyhouse. Kendisi İngiltere’deki Sussex Üniversitesinde görev yapan bir sosyal tarihçi. Genelde feminizm ve kadın tarihi üzerine çalışıyor. “Girl Trouble” isimli, okumayı düşündüğüm henüz Türkçeye çevrilmemiş bir eseri daha var. Eseri tamamen internette gezinirken fark ettim. Can yayınlarından Frankenstein çevirisiyle tanıdığım başarılı çevirmen Duygu Akın tarafından Türkçeye çevrilmişti. Konusu “gösterişli” geldiği için biraz da farklılık olsun diyerek kitabı edindim. Çalışma genel olarak Amerika, İngiltere biraz da Avrupa ekseninde gösteriş, gösterişli olma meselesinin tarihsel olarak ortaya çıkışını, özellikle kadınları ince ince nasıl içine çektiğini ve kapitalizm tarafından hangi yöntemlerle ekonomik açıdan bir altın madenine dönüştüğünü örneklerle, referanslarla açık ve anlaşılır bir biçimde aktarıyor. En sonunda da yazar çalışmasına dair genel bir değerlendirme sunuyor. Gösteriş kelimesi İngilizcedeki “Glamour” ı en iyi karşılayan sözcük olsa da her kültürde göndermeleri ve anlamı değişiklik gösterebilir. Yazarın da anlattığı gibi bu kavram 19. Yüzyıl başlarından bugünlere kadar toplumsal koşullara ve kitlelerin algısına bağlı olarak olumlu, olumsuz pek çok anlam yüklenmiş. Düşündüğümde “gösteriş” benim zihnimde genel olarak yapaylık ve aşırılık bildiren bir kavram. Adı üstünde başka insanlara bir şeyler göstermek, üstünlük sergilemek gibi çağrışımlar yaratıyor. Fakat bu kitaptaki gibi gösterişi kadının dış görünüşü üzerinden düşündüğümde gösterişli olmanın yani makyaj ve giyimi önemsemenin bir tercih olduğu, kadının benliğini ve yaşam tarzını yansıttığı, kimse tarafından yargılanamayacağı da bir gerçek. Bu eserin odak noktası gösterişli kadınların toplum tarafından nasıl görüldüğünü, kadınların gösterişi zaman içinde hangi amaçlarla kullandıklarını ve neden önemsediklerini tartışmak. Bu eserde ele alınan sorun yıllar yılı güzellik firmalarının, moda şirketlerinin Hollywood film endüstrisiyle el ele verip kadınları, kadınların hayallerini hedef alarak bundan ciddi kazançlar elde etmesi. Kadının toplum içindeki konumunun değişkenliğiyle paralel bir biçimde kozmetik, moda reklamlarının da evrilmesi ve kadının çoğu zaman müsrif bir alışveriş tutkunu damgası yemesi yeni değil. Carol Dyhouse ticari bir objenin hayatınızı nasıl değiştireceği ve sizi bulunduğunuz konumdan kurtarıp nasıl daha ileri daha mutlu bir seviyeye taşıyacağı yalanının çok uzun yıllardır reklamcılık zekasıyla kadınları hangi yöntemlerle hedef aldığını örneklerle resimlerle tek tek anlatıyor. Okudukça ve resimleri inceledikçe çok eğleneceğinizi temin edebilirim. Britanya’da öldürülüp moda olduğu için şapkalara takılan küçük ve cins kuşlardan kürk modasının tarihine, korselerden yatak odanızda “oryantal” havalar estirecek pahalı parfümlere, hayalimde bir türlü canlandıramadığım, sizi haşlayarak zayıflatan naylonların reklamlarına kadar hayretlere düşüren ve çokça düşündüren olaylara rastladım bu kitapta. Ayrıca çalışmanın sonlarına doğru sadece beyaz kadınların katılabildiği güzellik yarışmalarının iki yüzlülüğünü, ikinci dalga feminizmin ayak seslerini duyurduğu ilgi çekici protestoları okuyarak şaşkınlığımı bir üst seviyeye taşıdım. Eserde adı geçen çoğu filmi veya şahısı bilmiyordum ama bu çok büyük bir sorun yaratmadı. Gösterişin uzun serüveninde Marilyn Monroe, Diana Spencer, Madonna gibi tanıdık isimlerin yarattıkları imajlardan ve toplum üstündeki etkilerinden de bahsediliyor. Okurken en çok şunu fark ettim ki kadının toplumdaki yerinin zaman içindeki değişimi ve daima hem görünüş hem yaşam biçimi bakımından yönetilmeye, değiştirilmeye çalışılması, zaman zaman obje konumuna getirilip zaman zaman da “daha yüce” amaçlar için sembol olarak kullanılması evrensel bir durum. Ataerkil toplumlarda kadınlar hep bir çeşit damga yemeye, yapıp ettiklerine, söylediklerine dikkat etmeye mahkûm olmuşlar. Okurken Türkiye’de nasıldı acaba diye düşünmeden duramıyorsunuz, gözlerinizin önüne Yeşilçam yıldızları geliyor bir anda. Bu çalışmanın Türkiye versiyonu veya erkek gösterişi üstünden yapılacak yeni bir çalışma çok keyifli olabilirmiş. Zira yaşadığımız çağda görünümüne önem veren ve parfümlerle şampuanlarla hayatının değişeceğine inananlar sadece kadınlar değil. Kitap bittikten sonra moda ve kozmetik endüstrisinin ve yalanlarının varlığı bir kez daha içimi burktuysa da binlerce insanın da ekmek kapısı olan bu sektörler yaşlanma kremi kullanmazsak maazallah kırışacağımızı, saçlarımız dolgun olmazsa kimsenin dönüp bakmayacağını bağırmaya devam etsinler. İnsanlar sorgulamak ve değişmek yetilerine sahip olduktan sonra kozmetik ve moda sektörüne servetler harcamadan da gösterişli olunabileceğini keşfedebilir. Belki bir gün bu sektörler bizi değil biz o sektörleri daha sürdürülebilir, daha insancıl şekilde değiştirebiliriz. Can yayınlarının bu çeviri için yaptığı sevimli video: youtube.com/watch?v=hegqO6s...
Gösteriş
GösterişCarol Dyhouse · Can Yayınları · 201558 okunma
·
118 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.