Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

115 syf.
4/10 puan verdi
Edebiyatın Nazar Boncukları
YouTube kitap kanalımda Shakespeare'in hayatı, mutlaka okunması gereken kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/rGxh2RVjmNU Nazar boncuğu nesnesini hiç sevmem, çünkü nazarın boncukça bir karşılığı yoktur. Ama edebiyatta bazı nazar boncukları var ki, üstüne saatlerce sosyal mesafeli bir ortamda oturup tartışabiliriz. Dostoyevski'nin Başkasının Karısı ve Yatağın Altındaki Koca adlı kitabı, Marquez'in Albaya Mektup Yok kitabı, Zweig'ın Ay Işığı Sokağı kitabındaki öyküler, Puşkin'in her konuya el atıp yazmaya çabaladığı tragedyalar gibi eserler bence edebiyatın nazar boncuklarıdır. Mesela Dostoyevski, Başkasının Karısı'nı iyi ki yazmış ki, biz onun dev eserlerinin büyüklüğünü o erken dönem eserlerinin düşük çıtası sayesinde daha iyi anlayabiliyoruz, bir de böyle düşünün. Shakespeare'in On İkinci Gece kitabında da hiçbir espri yok. Yani okumasam hiçbir şey fark etmezdi bence. Çünkü Shakespeare'den daha önce okuduğum 20 küsür kitabından farklı olan bir yön yoktu. Hatta şu an bu incelemeyi yazdığım sırada bile kitabın içerisinde neler olup neler bittiğini unuttum. Kitap o kadar etkileyicilikten ve okuruna duygu geçirebilmekten uzaktı ki, bu kitabın Shakespeare kitapları arasında bir nazar boncuğu olduğuna karar verdim. Zaten Shakespeare'in daha çok trajedileri etkileyici oluyor, bu eser ise sonu iyi biten kitap kategorisinde olan komedya türünde. Eğer bir gün Shakespeare okumayı düşünürseniz, bence On İkinci Gece kitabını okumamak size bir şey kaybettirmez. Bu pek tabii ki kendi düşüncem. Zira 40 küsür kitap yazmış bir adamın bütün kitaplarını okumaktansa size esas katkı sağlayacak, zamanınızı kaybettirmeyecek 10-15 kitabını okumak bence sizin için de daha iyi olur sanki. İşte bu noktada ben devreye giriyorum ve sizin zaman kaybetmenizi önleyerek bu kitabı okumasanız da olur diyorum. Çünkü bir olayı yok yani anladınız mı, ne Hamlet'in isyanları var, ne Hırçın Kız'daki erkeğin kadın üzerinde hakimiyet kurmasının dönemi ışık tutması var, ne Shakespeare'in tarihi oyunlarındaki gibi iktidarların sanki bir doğal seçilim süreciymişcesine birbirini yenip hakimiyet kurması var, ne Venedik Taciri'ndeki manyak Yahudi Tefeci Shylock var, ne Windsor'un Şen Kadınları'ndaki aşırı muzip karakter Falstaff var, ne Bir Yaz Gecesi Rüyası kitabındaki büyülü gerçekçi ögeler var, ne Julius Caesar kitabındaki gibi bir suikast var, ne Kuru Gürültü kitabının Cennet Mahallesi dizisini andırması var, ne Titus Andronicus kitabındaki aşırı gerçekçi vahşet sahneleri var ne de Romeo ve Juliet'in ailelerinin kavgalı oluşuyla birlikte bir aşk yaşamaya çalışması var. Muhtemelen yukarıdaki şeyleri saydıktan sonra sevmememle birlikte en çok hatırlayacağım Shakespeare kitabı On İkinci Gece olacak. Kitabı 1 hafta önce okumama rağmen içinden neredeyse tek bir olay bile hatırlamıyorum. Dostoyevski'nin Başkasının Karısı ve Yatağın Altındaki Koca kitabını hiç sevmediğim halde adamın yatağın altına saklanmasını falan çok iyi hatırlıyorum ama On İkinci Gece kitabını Shakespeare için belirlediğim bir nazar boncuğu olduğunu söylemem gerek ve artık söyledim. Oh be.
On İkinci Gece
On İkinci GeceWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20105,4bin okunma
··
2.346 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.