Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

64 syf.
·
Puan vermedi
L'Opéra de la lune...
Fransız sürrealist şair Jacques Prévert 'in (4 Şubat 1900 - 11 Nisan 1977)
Şiirler
Şiirler
adlı seçkisini Sabahattin Eyüboğlu çevirisiyle okuduğumda, tıpkı bir zamanlar olduğu gibi, yüreğimde düşünmeye başladım. Şiir peşine düşmek oldukça güzeldir ve bir şairin kapısını aralayıp onunla bağ kurarsanız kapıyı içeriden kilitleyip sizi bir daha bırakmayabilir. Prévert de öyledir, bir kuşun resmini yapmak için önce bir kafes çizer, sonra kuşu bekler ve kafese kuşu aldıktan sonra fırçasıyla kafesi ortadan kaldırır ve onu özgür bir ağacın dalında bırakır ( #75275757 bu şiir bana Kafka'nın 'A cage in search of a bird' aforizmasını da anımsatıyor.) Onun şiirlerini ifade etmek için bu şiiri örnek gösterebilirim ancak bundan çok daha fazlası olduğunu da belirtmeden geçemem. Prévert, şiirlerini resim gibi çizen bir şairdir. Şiirleri "İnsan kovanları içinde oluşan bir baldır onun için, bir halk türküsüdür her şeyden önce." (S.Eyüboğlu) Onun şiirleri dünya halklarının olduğu kadar ülkemiz insanının da duygularını yansıtır. Ama bize yakınlığı Aisopos'un topraklarında yaşadığımızdan ve La Fontene'in nüktedanlığının (Fransız şakacılığı 'Esprit gaulois' da denir) Prévertsi ozanlarda da izlenmesinden dolayıdır. Yalnız bunun için değildir elbette, Prévert iki dünya savaşını da yaşamış ve bir asker olarak İstanbul'a geldiğinde bu toprakları çok sevmiştir. Bu konuda Hıfzı Topuz'a şöyle bahsetmiştir : "İstanbul'u çok seviyorum. 1919'da İstanbul'a işgal askeri olarak gitmiştim. Ben işgal askeri olarak görev alacak insan değilim." (Wikipedia) Ay Operası Prévert'in 1953 yılında yayınlanan şiirsel çocuk öyküsüdür. Bu tanımı çok düşündüm, çünkü eserin hedef kitlesi çocuklar kadar büyüklerdir aynı zamanda. Tanımdaki diğer mesele şiirin serbest nazım şeklidir ve biçimiyle de çeviri şiir okumanın dezavantajını, tam anlamıyla yaşatır Ay Operası. Prévert kelime oyunlarını çok seven bir şairdir, bu sebeple Ay Operası'nın Türkçe okunması oldukça zordur. Ben ilk okuduğumda hayal kırıklığı yaşadım ama bu şiiri -kitap tek şiirden oluşur- anlamak istedim. Bunun için kitabı defalarca okudum ve her okuyuşumda benim için anlamı da arttı. Şiire gelince; Dünyada yüzü hiç gülmeyen anne babasız, mutsuz bir çocuğun kapkaranlık yalnızlığıyla başlar dizeler. Aynı zamanda bambaşka bir yerde gülmekten yatağını sevinç mağarasına dönüştüren bir çocuk daha yaşamaktadır; Michel Morin. Ayın küçük beyi ve dünyadaki mutsuz çocuğun aynı kişi olmadığını söyler Prévert, bu konu bir bilmece gibidir, akla dünyada altmış kilogram gelen kişinin ayda on kilogram geldiği fizik problemini getirir. Belkide dünyadan uzaklaştıkça yüklerimizden de kurtulduğumuzu ifade etmek ister Prévert. Bana göre de Michel Morin, dünyanın mutsuz çocuklarının rüyasıdır. Ay Operası'nda Michel Morin, dünyadaki insanların yaşayışlarını, yoksulluklarını, savaşları, eşitsizliği tuhaf bulurken dünyadaki insanlar onunla alay ederler. Oysa bu küçük çocuk hepsinden daha çok şey görmektedir çünkü durup baktığı yer onlardan çok daha farklıdır... Ayda insanlar sadece ayın şekillerini inşa etmekle meşguldürler. Ne savaş vardır, ne yoksulluk yaşarlar orada... Şarkılarını söylerler, dans ederler ve mutluluktan yorgun düşerler, dünyadaysa doğanın şarkısı bile sonlanmaktadır, makina, silah, bomba gürültüleriyle... Şiirde dünyalı çocuk isimsizken, onun ütopyası diyebileceğim Ay Operası'ndaki çocuğun adı Michel Morin'dir. (Gerçekte Prévert'in 1946 yılında dünyaya gelen kızının adı da Michele'dir. Prévert ve Michele : hizliresim.com/a0KSfN Dünya ve Ay; Michele ve Michel, savaş ve barış, mutluluk ve mutsuzluk... Bu şiiri neden yazmıştır Prévert diye sormak yüzyıldan haberi olmayanlar için doğaldır. Ancak 20. yüzyıl gibi kanlı bir yüzyılda umutsuzluk üzerine yazmamak elde değildir. Bir çocuk sahibi olmanın üzerimde her zaman tüyler ürperten duygusunu taşırım. Klişe sözler bile geçerliliğini yitirmez bu konuda, bunca savaşın, kirlenmiş bu dünyanın ortasında bir çocuk var etmek gerçekten cesaret işidir. Ama bu sorunu dünya tarihinde hangi çağa koyarsak koyalım bu günkü kadar acı verici değildir. Çünkü artık doğa da eskisi kadar merhametli değil... İspanya Kralı II. Felipe'nin bir sözünü çok beğenirim: "Barış bir savaşa hazırlanma dönemidir." Prévert'in eserini yarattığı dönem, muhtemelen savaş sonrasında barış denilebilecek bir döneme aittir ya da şimdiki gibi sessiz savaşların olduğu bir barış halidir... Dünyadaki tüm çocuklar kızı Michele gibi anne babaya sahip değildir ve muhtemelen savaşta yitirmişlerdir anne babalarını. Dünya halkı durmadan çalışmak zorundadır, makina sesleri, silah sesleri durmak bilmez... Michele Morin 'in Ay Operası'nda dans ederken dünyaya düşen anne babası da öncelikle doğaya aşık olmuşlardır, bu gün gelseler doğa ile karşılaştıkları anda Ay'a geri dönmek isteyecekleri kesin. Ve nitekim dünyadaki savaşlar, ihtiraslar, kötülükler varolduğu sürece yaşanacak topraklar değildir Michel Morin'e göre burası. Ay bir yansıtıcı görevi görür şiirde, zıtlığı yansıtan bir ayna gibidir ancak bu zıtlık dünyanın olması gereken halidir aynı zamanda... Ay Operası okudukça tadına vardığım bir eser diyebilirim. Fransızca görseller ve videolar ile bu şiirde bir Küçük Prens havası da sezdim. Antoine de Saint-Exupéry ve Prévert aynı yıl doğmuş ve aynı süreçlerde yaşamışlar ancak Küçük Prens Ay Operası'ndan on yıl önce yayınlanmış. Küçük Prens'in bizler orjinalini okuyamıyoruz maalesef ki zaten orada Atatürk hakkındaki görüşler tartışılmalıdır ama yine de Ay Operası ile birlikte dünyayı çocukların eline vermenin mantığını doğrulayan iki eserdir benim için. Prévert daima halkın, ezilenin yanında bir şairdir, doğaya, insana, canlılara saygı duymanın gerekliliğini şiirlerine yansıtır. Onun çocukluk şiiri ile veda etmek isterim. Prévert ile tanışırsanız önce Şiirlerini okumanızı öneririm, sonrasında Ay Operası'nı anlamaya çalışmak güzel olacaktır... ÇOCUKLUK Acıdır yürekler acısıdır çocukluk Dünya durur dönmez olur Kuşlar susar ötmez olur Güneş küser açmaz olur Taş kesilir ortalık. Yağmur mevsimi bitti derken Yağmur mevsimi başlar yeniden Acıdır yürekler acısıdır çocukluk Yağmur mevsimi bitti derken Yağmur mevsimi başlar yeniden Ve duman rengi ihtiyarlar Ellerinde eski püskü teraziler Kurulur otururlar köşeye Dönen dünya dönmez oldu mu Biten otlar bitmez oldu mu Bir İhtiyar hapşırdı demektir Ne çıkabilir İhtiyarların ağzından Kara kara böceklerden örümceklerden başka Acıdır yürekler acısıdır çocukluk Boğuluruz sisler içinde Sakallı sakallı sisler içinde. İhtiyarlar çocuk oldu mu yeni baştan Çocuklara balta olur hepsi Koruyabilirsen koru kendini Olan çocuklara olur her zaman. Acıdır, acı acı Yürekler acısıdır çocukların hali Yağmur mevsimi bitti derken Yağmur mevsimi başlar yeniden. Michel Morin'den BULMACALAR... #75259394
Ay Operası
Ay OperasıJacques Prevert · Edebiyat Dergisi Yayınları · 201455 okunma
··
341 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Elinize sağlık, kastettiğim incelemelerinizden bir başkası. Uzun olmasına rağmen hissediliyor daha önce bahsettiğim şey. Bu ve başka bir eski kitabını görmüştüm amazonda. İngilizce hiç çevirisini bulamadım ne yazık ki kitap olarak. Hep frank of onlara yönelik. Zor tabii çevirmek, ya da başka bir sebebi vardır belki. Kendisiyle ilgili de kapınızı çalacağım büyük bir ihtimalle. Seçkide sevdiğim bir kaç şairden birisiydi biliyorsunuz. Teşekkürler tekrar, kitap kadar anlatımınız da çok güzel
Psyche okurunun profil resmi
Öncelikle Prévert ve Ay Operası'nı incelemek yerine Eyüboğlu'nun seçkisi hakkında yazmayı düşünmüştüm daha kapsamlı olacağı için. Ay Operası yine aynı adı taşıyan bir tek şiirden oluşan kitabı Prévert'in ve biçim olarak da dönem olarak da Barbara'lardan ayrılıyor. Türkiye'de yalnız iki kez basımı yapılmış pek de önemsenmemiş bir şiir, kitabı çok aramıştım. Prevert'i Desnos ve Breton'la anarlar genellikle ama yeterli değil.. Bu incelemde bahsettim, ondaki mizah ve tiyatrallık halka hatta geçmiş halklara dahi yakın ; "Eşek, Kral ve ben" spesifik bir örnek. Öte yandan bu şiir dahil Aşk Şiirleri, Paroles de bizim Garip'lere çok benzer, zaten onlar da Prévert'e dokunmuşlar. Sizin bahsettiğiniz kitap Paroles olmalı, en ünlü kitabı ve Türkiye'de de bu kitaptan parçalar basılıyor genellikle. Barbara'ya bakarken gösterdiğim kitapsa bir çok şairin çevirilerinden oluşuyor iç içe olduğumuz, çeviriye girilebilir ama çevirinin çevirisi olur, bunu söylemek isterim. Hissettiğinizde haklısınız aslında bir çok kişinin dönüp bakmayacağı, baksa da beğenmeyeceği bir eserken Prévert sevgimden dolayı kurcalamıştım. Uzun olsa da zaman zaman gerçekten okunuyor ve bu yeterli benim için. Çok teşekkür ederim düşünceleriniz için de, kapım söz konusu Prévert'se ardına kadar açık, Eliot gibi.
Adem okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş. Çok beğendim. Yazarın sürrealist oluşu dediğin gibi çevirisinin her türlü yetersizlik ile sonuçlanmasına neden olacaktır diye düşünüyorum. İncelemen sayesinde merak ettiğim bir yazar oldu. :)
Psyche okurunun profil resmi
Okuduğun ve yorumun için çok teşekkür ederim Adem. Çeviri şiir okumak büyük üzüntü benim için ama şimdilik idare ediyorum. Prévert'ten
Şiirler
Şiirler
i beğeneceğini düşünüyorum. Hatırlatırım mutlaka :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.