Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

518 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
"Esse percipi; yani var olmak algılanmak demektir!" Körleşme, Nobel Ödüllü yazar Elias Canetti'nin tek romanı; az ama öz yazmış diye nitelenebilir. Aslında Balzac gibi uzun bir seri yazmak istemiş ancak daha sonra vazgeçip bu romanı yazmış. Yazar romanı 1935'te yayinlamiş yani Almanya'da Hitler'in iktidara geldiği yıllar ve faşizmin yükselişe geçtiği zamanlarda. Almanya, 1. Dünya Savaşı'ndan çıktığında İtilaf Devletleri savaşın faturasını komple Almanya'ya yıkarak çok ağır olan Versay Anlaşması'ni imzalatmişlardi. Sonraki süreçte de Almanya siyasi, sosyal ve ekonomik bir krizin içine girmişti. Kitapta bu krizin izlerini görmekteyiz. Örneğin; patatesin bir günde iki katı fiyatına çıkması ve artık hayatta kalmanın bir sanata dönüştüğüne vurgu yapılmış. Ama asıl görülen izler sosyal alana aittir. Bunlara ilerleyen satırlarda değineceğim. Kitabın bölüm isimleri çok güzel ve anlamlıdır. Bunlardan ilkinin adı "Dünyasiz Bir Kafa"dir. Bu bölümde odak noktası kitabın kahramanı uzman bir sinolog olan Prof. Kien'dir. Kien, babasından kalan mirası salt kitaplara yatırarak evinde 25 bin kitaplık büyük bir kütüphane kurmuştur. Bu aynı zamanda Hitler'in yaktığı kitap sayısıdır. Çin dili ve kültürü üzerine bilim olan sinoloji konusunda alanında en önde gelen isimdir; bu nedenle birçok üniversiteden iş teklifi gelse de bunları reddeder. Kendi yazdığı makale veya tezleri bile kendisi sunmaz. Tamamen evinde kitaplarının içine ve bilimsel çalışmalarına gömülmüştür. Bunun sonucunda toplumdan yabancılaşmıştir. Bunu henüz kitabın başlarında Kien'in bir gezintisi sırasında kendisine yol soran biriyle olan teması sırasında görmekteyiz. Kien insanlardan o kadar kopmuştur ki, başta sorunun kendisine yöneltildiğini bile anlamaz ve bu soruyu 'yanitlamayan' kişiyi kendisine yakın görerek ilgiyle olayı takip eder ki, nihayetinde sorunun muhatabinin kendi olduğunu anlayıp uzaklaşır. Kien'in insanlara yabancılaşmasini harika anlatan bir pasajdir! Çünkü Kien, burada insanların algı açısına bile girmediğine emin olmuştur. Bu nedenle bir insanın kendisine soru soracağıni düşünemez. Bununla birlikte kendisi yaşadığı şehre de yabancılaşmıştir ki, bundan dolayı kendisine yol sorulmasini anlayamaz, bunun imkan vermez. Bununla birlikte yazarın, Kien'e meslek olarak sinolojiyi seçmesi de manidardir. Çince herkesçe en zor öğrenilen bir dil olarak bilinir. Kendine özgü ilginç bir kültüre sahip olsa da bu dil faktöründen dolayı insanların ilgisi çogunlukla ancak uzaktan bakmakla sınırlı kalır. Aynı zamanda Çin, tarih boyu kendi içine kapanik olarak kalmış bir toplumdur. Bunda coğrafi konumu, çevresindeki komşu topluluk ve devletlerin ve düşünsel hayatlarını etkileyen filozoflarının etkileri mevcuttur. Bu açıdan Kien gibi bir karaktere sinoloji alanından daha uygun bir alan olamazdi diye düşünüyorum. İnsanlar ona uzaktan ilgi duyarlar ama onunla aynı dili konuşamazlar ve Kien de kendi içine kapandığı için halihazırda, temas imkansız hale gelmiştir. Kien'in insanlara yabancılaşmiş olması neticesinde, evinde hizmetçilik yapan Therese'yle evlenmesine neden olur. Bunda yanıldığını acı şekilde anlayacaktir. Therese ise dönemin Alman toplumunun bir yansıması gibi denilebilir. Çünkü Kien kitleyi, yaptıklarını neden yaptığını bilmeyen, salt kendilerine geçmişten veya günümüzden bir şekilde aktarılagelen alışkanlığa uygun olarak yaşadıkları için eleştirir. İşte bu kitlenin bir üyesi de Therese'dir ama bunu Kien, başta anlayamaz. Therese'dir hayatta tek amacı diye nitelenebilecek bir şeyi de yok bence, sadece alışkanlık üzerine parayi tutku haline getirmiştir. Kien'in Therese ile evlilik kararı almasının nasıl gerçekleştiği önemlidir. Kien, Therese'ye en sevmediği ve eski bir kitabı verir. Ancak Therese kitaba çok özenli yaklaşır, bunu görünce Kien etkilenir ve kitaplarına bakması için onunla evlenir. Therese'nin canına minnettir zaten, bol paralı olduğunu düşündüğünü Kien'in bu teklifinin üstüne baliklama atlar. İlerleyen süreçte ise kitaplara ilgili sandigi Therese'nin hayatını adım adım zehir etmesine maruz kalan Kien büyük bir kaosun içinde kendini bulur. Burada önemli nokta bence Kien'in insanlara körleşmesinin kendisini kitaplar üzerinden göstererek hayati bir yanlış karar vermesine neden olmasıdır. İnsanın bir olguyu tutku haline getirmesi ve ona giderek daha fazla bağlanması beraberinde başka olgulara duyarsızlaşmasina veya körleşmesine neden olabilir. Bu duyarsızlaşmanin başka yönü ise insanın, içinde bulunduğu toplumdaki kötü gelişmeler sonucunda kendi güçsüzlüğünü derinden hissetmesidir. Biz de bazen, kötü haberlerle çokça karşı karşıya kalırız ve bir süre sonra bu haberlerden kendimizi uzaklaştıririz; yani bunları yadsiriz. Çünkü bunlara karşı elimizden bir şey gelmez. Başta bir iki söz eder, bir şeyler yapmak için çok arzu duyarız ama bunun mümkün olmadığını ve çoğu kez de bu konuda yalnız olduğumuzu görür, "aman banane, dünyayı ben mi kurtaracağım," moduna gireriz. Toplumun da sürekli nitelikten ziyade niceliğe kıymet verir olması ve manipulasyonlara çok açık olması neticesinde ağzı iyi iş yapanların kin ve nefret politikalarının peşinden gitmeleriyle birlikte, yaşadığımız topluma giderek uzaklaşmaya başlarız. Ama bizim gibi bir sürü insanın aynı şekilde davrandığını da yadsiriz ki bu asıl tehlikeli olandir. O halde, bir paradoksla karşı karşıya kalırız: İnsanlar ses çıkarmadigi için mi toplum kötü hale gelir yoksa toplum kötü hale geldiği için mi insanlar ses çıkaramaz? Bu noktada kitap özelinde ve genel olarak her toplum ilk ve en güçlü sesi aydınların göstermesini bekler. Aydın kavramı tabiki yoruma oldukça açıktır. Ama toplumundaki sorunlara kayıtsız kalmamasi ve ne olursa olsun yani tehlikeleri göze alarak, bu sorunları dillendirerek gündemi belirleyen, kamuoyu oluşturan özelliklere sahip olması konusunda herkes hemfikirdir sanırım. Kien ise entelektüel olan, bilgisiz yüksek bir bilim insanı ve kendisinden aydın olması beklenilebilir bunlardan dolayı ama o, topluma arkasını dönüp salt kendi bilimsel çalışmalarına gömülen bilgili bir insan olmayı tercih eder. Yani bir aydın olamaz. Belki de dönemin Almanya'sindaki 'aydin'lara bir gönderme olmuş olabilir Kien karakteri. Daha genel düşünecek olursak da tüm 'aydın' olan insanlara... "Kafasız Bir Dünya" adlı ikinci bölüm en zor okunan bölüm bence, kullanılan anlatım tekniği bunda başat aktördür. Bu bölümde Kien, kendini evinden dışarı atmak durumda kalmış yani kaçtığı toplumun içine düşmüştür. Bu nedenle başta dile getirdiğim dönemin Almanya'sina dair sosyal problemlere en çok bu bölümde yer verilmiş denilebilir. En başta dikkat çeken unsur, yabancılaşmanin ve bunun beraberinde getirdiği iletişim kopukluğunun toplumun genelinde hakim olduğudur, yani sadece Kien ile sınırlı değildir. Ülkenin içinde bulunduğu buhranlar, halkın onuruyla oynanarak aciz hale getirilip aşağılanmışlık, eziklik psikolojisine sokulması; onların nefrete yönelmesine, kendisinden başkasına kıymet vermemeye ve en kısa yoldan, imkanını bulduğu ilk anda hıncıni çıkarmasina neden olmuştur. En kolay yol da her zaman toplumun genelinde fiziksel, etnik, dinsel olarak farklı olan insanlardir. Örneğin; bölümün bir yerinde bir topluluk (kitle), linç psikolojisine girmiştir. Günah keçisi olarak da hemen bölümün baş aktörlerinden kamburu olan cüceyi gözlerine kestirirler, her ne kadar cüce de pek masum olmasa da. Bu esnada bence dönemin ruhunu yansıtan sözler sarfedilir; "Sakatların kökü kurutulmaliydi. Bütün suçlular, sakatların arasından çıkıyordu. Hayır, daha doğrusu bütün sakatlar suçlu kişilerdi." Zira, Nazi Almanya'sinda öjeni uygulamaları yaşanacaktir. Bu bölümde bilime dair söylenenler ise birer eleştiri mahiyetindedir. Bir bilim insanı Kien'in insanları 'sakat' olarak görmesi, ölümün mutlak olduğunu ama önce cahillerin ölmesi gerektiğini ve de insanlığın bilimsel olmamaktan dolayı cezasını çektiğini söylemesi önemlidir. Prof. Kien salt "akıl belleği"nden konuşmaktadir. Akla, insan üzerinde garip deneyler yapan, bilimi kitle öldürme aletleri yapma yönünde kullanan Nazi bilim insanlarını getiriyor. Aynı bölümde bilimin insanlara körü körüne nedenlere inanmayı öğretmesi ve bilimin görmezlikten gelme sanatı olmasının belirtilmesi de değerlidir. Bunları dile getiren yazar nihayetinde bir yerde "Gerçek okumusluk, davranışlarda, düzenlilikle ve sorgu sanatında iyi bilmekle kendini gösterir," demesi, hem o an kitapta geçen olay bağlamında değerlendirilebilir hem de yukarıda bilim insanlarının olumsuz hallerine bir eleştiri olduğu şeklinde değerlendirilebilir. "Kafadaki Dünya" adlı son bölümde Prof Kien'in ruh bilimi uzmanı kardeşi Georg Kien gelir ve abisiyle uzun uzun sohbet eder. Sohbetin konusu Kien'in düştüğü oluşmuş durumlardir ama Kien, kendi yaşantılarina direkt olarak deginmez bir türlü, sürekli bilgi haznesinden alıp anlattığı tarihten olaylara değinir durur. Özelikle kadınlara dair olumsuz düşünceler ağır basar, romanın kurgusu da bunu getiriyor zaten. Bu durumu yazarın kişisel hayatına baglayabilecegimiz gibi aynı zamanda, kitap özelinde de ele alabiliriz. Nasıl bilim insanlarının aydın olamayip salt bilgili duygusuz olmaları ve halktan kopması gözler önüne serilerek eleştiriliyorsa, Kien'in, kardeşine Buda'dan, Hint metinlerinden, Konfüçyüs'ten, Homeros'tan, Kleopatra'dan vb siraladığı kadınlar dair olumsuz sözler ve fikirler de tarih boyu büyük düşünür ve yazarların pek çok konuda gösterdikleri aydınlığı, kadınlar konusunda gosteremeyerek kadınlara karşı körleştiklerini düşünebiliriz. Çünkü insan salt rasyonel bir varlık değildir. Bu nedenle Georg Kien'in abisine dediği üzere evrensel insan olmanın ancak "duygu belleği" ile "akıl belleği"nin uyumuyla gerçeklesebilecegi fikri muhimdir. Yani vicdansiz akıl, akılsiz vicdan insanı körleştirir. İyi okumalar
Körleşme
KörleşmeElias Canetti · Payel Yayınları · 20093,547 okunma
··
1 artı 1'leme
·
186 görüntüleme
mesut bahtiyar okurunun profil resmi
"undebah" bir inceleme olmuş efenim, "undebah" :)))
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Ruken Al okurunun profil resmi
Yine çok iyi yazmışsın☺️eline sağlık
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, begenmene sevindim☺
Ayşe* okurunun profil resmi
Kaan yeni gördüm incelemeni, çok güzel yazmışsın emeğine sağlık.
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Ayşe, begenmene sevindim.:)
Ruken Al okurunun profil resmi
🌼🌼🎈
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.