Kitabın birinci kısmındaki hikayelerden ziyade ikinci ve üçüncü kısmındaki hikayeler daha çok sardı beni. Bazı hikayeler sanki fantastik, hayal ürünü, fazla kurgu gibi fakat bazı hikayeler ise oldukça vurucu, sarsıcı. Maphushanede kocasının biraz daha rahat etmesi için türlü cefayı göze alan Dudu'nun hikayesi yada komik-i şehir adlı hikayede Rahmi ve Viktor'un başlarına gelenler bu toprağın anlatımı, kokusu, rengi... Değilmi ne kadar güzel ele almış ensesi kalınları ve ne yazıkki o günden bu yana hiçbir şey değişmemiş gibi. Zor, tiranlık bu memleketin değişmez makus talihi gibi...