Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
6/10 puan verdi
·
16 saatte okudu
Mine Söğüt benim kadın ruhunu, dışlanmışlıkları, ötekileştirilmeleri kaleminde sonuna kadar hissettiğim bir yazar. Nitekim bu kitabın bahçesi de böyle bir yerdi. Kitap içinde bir gergedan metaforuyla ele alınıyor. Öncelikle bu gergedanın açıklanamazlığını açmalıyım. Öykülerde gergedan bazen kafeste devlet malı zimmetli bir hayvan, kimi zaman (ve aslında çoğunlukla) hayali bir suret olarak deli,kaçık,başıbozuk karaktere görünür oluyor. Katakterlerimizin iyi saatte olsunlar anlarının yaşamlarıyla uyuştuğu bir anda görüyoruz, hissediyoruz gergedanı. Gergedan onlara yaşamlarına dair bir açıklanamazlık, kilitli kapı sunuyor. Gergedan huzursuzluğun, rahatsızlığın, bunaltının, tekdüzeliğin, mahkumiyetin, korkunun görünür görünmez ve açıklanır açıklanamaz bir sureti/ metaforu kitapta. Kişilerimizin gördüğü ya da hissettiği ama varlığından bir şekilde kesinlikle haberdar olduğu gergedan, kitaptaki simgesel değeriyle yeterince karanlık olsa da cevap da olabiliyor; bazen kilitli kapı da bir cevaptır çünkü, bir eminlik sağlamaktadır. Kitap dört bölümden oluşuyor. Biz her bölümde farklı temalarla bu gergedana ille rastlıyoruz. Kimi zaman basit dertleri olan, çocukları hastalıklı, karamsar bir evde. Kimi zaman yöneliminden dolayı tamamen dışlanan bir evlatla. Kimi zaman aklını yitirmiş, hatta deliliğin en azından dibini sıyırmış bir "ben Franz Kafka" adamıyla. Ortak teması aslında kenara itilmiş, toplumda iktidarla, patriyarkayla, kurallarla bastırılmış bu Mine Söğüt karakterlerinin birkaç temel noktası var; karakterler erkek dahi olsalar yoğun bi kadın ruhuyla ele alınmışlar, dışlandıkları, bastırıldıkları için üzerine toprak, toprak olmasa bile kum atılmış karakterler. Öykülerin genelce beni en etkileyen yanı çocuk cümlelerdi. Bu çocuk cümlelerden kastım basit, bakış açısının olması. Yazar bunu yeterince karmaşık, kelime ve cümle tekrarlarıyla aktarıyor. Fakat aktarılmak istenen şeyde çocuksal, basit, parlak bir his var. Ve bunu öyküdeki karakterin kimi kavranamazlıklarında, tahmine yer bırakışlarında, açık bir kapıdan bi şeyler görüp belli belirsiz komikliklere tanık olur biçimde hissediyorsunuz. Ben öyle hissettim :) Kitapta özellikle hoşuma giden bölüm ilkiydi. Ailesel dramların çocuk üzerindeki trajedik ifadesini yazar çok yoğun bir şekilde anlatıyor. Bunu ise "bu nedenle böyle oldum"dan değil de, "böyleyim çünkü"den yola çıkarak anlatıyor. Çığlık dolu bi ruhun baştaki kesik ah vah'larına, nedenlerine, ileride herkesi tırmalayacak keskin upuzun tırnakların nasıl sivrileştirildiğine ailesel düzlemde inmek ister istemez okuru kasıyor. Ve bunu öyküde Söğüt karanlığı, kumu, diliyle (artık ne dersek) okumak elbette güzel. Ne var ki, kitabın son bölümlerine doğru öyküler beni tatmin etmedi. Teması benzer olan bu öykülerdeki uçuk hava beni de kısmen kopardı. Ya ben çok anlayamadım, dünyadan iyice koptum. Ya da onu anlayabilecek kadar deli bir kadın değildim. Yine de yazarın marjinal anlatım tarzıyla ve karanlık yanlarıyla inip alçalan bu ilginç kitaba doğru bir zamanda uğramanızı öneririm.
Gergedan
GergedanMine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 20192,775 okunma
··
162 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.