Sadece bir Roman değildi bu, Livaneli’nin entelektüel birikimini yansıttığı bir sanat şöleniydi. Hem okudum hem dinledim hem baktım hem de gezdim. Bir tarafta Ali Bey’in resim galerisini gezerken fonda Ravel’in Bolero’su çalıyordu; Ahmet Bey’in kitaplığındaki romanlardan çıkan karakterler ile konuşurken ‘via con me’ dinliyor, ayağımla tempo tutarak şarkıya eşlik ediyordum. Kerberos ile Podima sahillerinde gezerken bir anda kendimi bembeyaz karlarla örtünmüş Borisov sokaklarında buluyordum. Büyülü Moskova gecelerinde Tverskaya Caddesinde dolaşırken, ünlü Gum alışveriş Merkezinde mağazalarının camekanlarından içeri baktığımda bir de görüyordum ki Ortaköy sahilde güneşin doğuşunu izliyorum. Okuduğum için sevindiğim okumak için de bu kadar geç kaldığıma üzüldüğüm bir kitap oldu.