Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

217 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Üç Büyük Usta (Balzac-Dickens-Dostoyevski)
Zweig, bu kitabında dünya edebiyatının en önemli yazarlarından olan Balzac, Dickens ve Dostoyevski'yi adeta şiir gibi anlatıyor. Şiir gibi diyorum çünkü Zweig üç büyük ustayı öylesine şairane anlatmış ki adeta bir şiir yazmış ve ustaları bu şekilde anlatırken aslında kendisinin de nasıl bir usta olduğunu fark ediyoruz. Açıkçası benim kitaptan beklentim bu kadar yüksek değildi. Yakın zamanda Zweig’in 5-6 kitabını okumuştum ve aslında ondan böyle bir şey beklememiş olarak yazara haksızlık etmişim. Kitabı okurken bu üç büyük ustaya dair dair bilmediğim çok fazla şey öğrenmiş oldum. Kitaplarını yazdıkları ortamları, ruh halleri, karakter seçimini, kaçışlarını, hastalıklarını, esaretlerini, hayranlıklarını, bitmişliklerini, umutlarını, isyanlarını vs. vs. Bu ustaların kitaplarını okumadan önce mutlaka ve mutlaka Zweig’in “Üç Büyük Usta”sının okunmasını tavsiye ederim. Dahası, bu kitabı okuduktan sonra bu üç büyük ustayı çok daha fazla merak eder oldum ve ilgimi daha fazla çekmeye başladı. Zweig, bu üç büyük ustayı kitabında anlatırken birçok yerde farklı ustalar (kitaptaki üç büyük usta haricindeki ustalar da dahil) arasında kıyaslamalar yapıyor. 217 sayfalık bu kitabında Balzac ve Dickens’a yaklaşık 40’ar sayfa ayırırken kitabın geri kalan yaklaşık 135 sayfası boyunca Dostoyevski’yi ayrıntılı ele alarak bir nevi onu “Ustaların Ustası” olarak gördüğünü hissettiriyor. Bence de haklı. Bu kitaptan önce üç büyük ustaya dair sadece Dostoyevski’nin 2 kitabını okumuştum. (Suç ve Ceza, Yer Altından Notlar). Zweig’in bu kitabından sonra üç büyük ustanın kitaplarının tamamını temin edip okumayı düşündüm, umarım bunu gerçekleştirebilirim. Kitapta not edebileceğiniz, altını çizeceğiniz çok fazla pasaj var. Ben de öyle yaptım ve bir kısmını da sizler için derledim. ~ "Balzac'ın kahramanı dünyayı boyunduruk altına almak ister. Dostoyevski'nin kahramanı ise onu alt etmek. Her ikisinde de günlük yaşamın üstüne çıkma gayreti, sonsuzluğa doğru bir yönelim vardır. Dickens insanlarının hepsi mütevazıdır." (syf.58) ~ "Dostoyevski’nin kahramanları ancak yeni insanı doğurdukları zaman gerçek camianın içine girerler. Balzac’ta kahraman toplumu hakimiyeti altına aldığı zaman zaferini kutlar, Dickens’ta ise sosyal sınıfa, burjuva hayatına, aileye, iş yaşamına iyice uyum sağladıktan sonra." (syf.145) Balzac ~ "Dünya artık silahlarla fethedilmezdi. Bazıları için örnek olan Napolyon çoğunluk için bir korkuluktu. Böylece geriye bir tek sanat kalıyordu. Balzac yazmaya başladı." (syf.11) ~ "Onun kılıçla sona erdiremediğini ben kalemle tamamlayacağım." (syf.14) ~ "Benim burjuva romanlarım sizin tragedyalarınızdan daha trajiktir."(syf.21) ~ “Sapkınlık haline getirilmiş olan her duygu diğerinin ırzına geçer, onların suyunu çeker ve kurutur; ama o duyguların çekici yanlarını emer.” (syf.23) ~ “...bitkin düşen duyu organlarını sürekli kahveyle kırbaçlıyordu. Bu şekilde on, on iki, bazen de on sekiz saat çalışıyordu, ta ki herhangi bir şey onu bu dünyadan koparıp kendi gerçekliğine çekene dek.” (syf.25) ~ “Balzac romanlarını hiçbir zaman tam olarak düzenlememiştir, kendisini onların içinde bir tutku da kaybeder gibi kaybetmiştir; betimlemelerin, sözlerin içine kumaşların yada gelişmiş bedenin çıplak etine gömülür gibi gömülmüştür.” (syf.38) ~ "Dâhi düşüncelerini her an gerçekleştirebilen kişidir. Ama gerçekten büyük bir dahi bu eylemi aralıksız sürdürmez, aksi halde Tanrı'ya çok fazla benzerdi."(syf.43) Dickens ~ "Dickens, içsel gayesi ile çağının zihinsel ihtiyacını bütünüyle karşılayan yüzyılın tek büyük yazarıdır." (syf.50) ~ "Dickens'ın bütün romanlarının atmosferi burjuva atmosferidir." (syf.59) ~ "Ama küçük şeyler," demişti bir keresinde, "hayatın anlamını oluşturan şeylerdir." (syf.66) ~ "Dickens'ın kahramanları oluşturulmuş bir tablo gibi düşünülür, Dostoyevski ve Balzac'ınkiler ise müzik gibi." (syf.68) ~ "Trajik, iradeye karşı gelme, duygusallıksa göz yaşlarına duyulan özlemdir." (syf.71) ~ "Kimileri şiddeti yaratır, kimileri huzuru." (syf.80) Dostoyevski ~ "Onun önce fantastik ve sonra mucizevi derecede hakiki gelen insaniliğini keşfedebilmek için varlığımızın en derin, en gizli köklerini kazıp çıkarmalıyız. Sadece orada, en altta, varoluşumuzun sonsuz ve değişmeyen yerinde, kökleri kaza kaza Dostotevski ile aramızda bir bağ kurmayı umabiliriz, çünkü dışardan bakıldığında ne kadar da yabancıdır bu Rus toprakları, tıpkı vatanının bozkırları gibi, yolsuz ve bizim dünyamızdan ne kadar uzak!" (syf.83) ~ "Dünyanın ilksel topraklarıma, mistik dünyaya girilmiştir Dostoyevski'nin evreniyle birlikte; hem çok yaşlı, hem de bakiredir bu dünya ve tatlı bir dehşetle karşılaşır insan, tıpkı sonsuz ögelerin bize her yaklaşmasında olduğu gibi." (syf.84) ~ "Eserindeki her duvarın arkasında, her bir kahramanın yüzünün gerisinde, perdelerin her kıvrımının altında sonsuz bir gece yatar ve sonsuz bir ışık parlar: Çünkü Dostoyevski hayat koşulları ve alın yazısı yüzünden varoluşun bütün sırlarıyla tümden kardeştir. Ölüm ve delilik arasında, hayal ve yakıcı berraklıktaki gerçeklik arasında durur onun dünyası." (syf.85) ~ "İnsanlar için sonsuzluğun önünde eğilebilmekten daha gerekli bir duygu yoktur." (syf.110) ~ "Dostoyevski sanatçılığının otuz yılı boyunca sara hastasıydı." (syf.113) ~ "Çevremize bir bakalım, sokağa, barlara, basık eğlence yerlerine, aydınlık salonlara bakalım: Ne istiyor bu insanlar? Mutlu olmak, hoşnut olmak, zengin olmak, güçlü olmak. Dostoyevski'nin kahramanlarından hangisi bunu ister? Hiçbiri. Bir teki bile istemez." (syf.134) ~ "Onun kahramanları yeni bir dünyanın öncüleridir: Dostoyevski'nin romanı yeni insanın mitosu ve onun Rus ruhundan doğuşudur." (syf.134) ~ "Ve tedirginlik ıstıraptır." (syf.136) ~ "Arayın benim için, Dostoyevski'nin eserinde huzur içinde nefes alıp veren, dinlenen, hedefine ulaşmış bir insan gösterin! Hiçbiri, tek biri bile böyle değildir!" (syf.136) ~ "Hepsi,hepsi de acı çekmeyi sever,çünkü acıda yaşamı,sevgiliyi daha çok hissederler,çünkü bilirler ki,"insan bu dünyada sadece acı sayesinde gerçekten sever"ve onlar da bunu ister,her şeyden çok bunu!" (syf.138) ~ "Dostoyevski'nin, insanlarının derinliklerine girerken kullandığı enstrüman sözdür. Geothe her şeyi bakış yoluyla gösterir. O -bu farkı en iyi ifade eden Wagner olmuştur- bir göz insanıdır, Dostoyevski ise kulak insanı." (syf.153) ~ "Tolstoy'da gördüğümüz için işitiriz, Dostoyevski'de ise işittiğimiz için görürüz." (syf.153) ~ "Dostoyevski'nin romanlarında asla dinlenemeyiz, asla yumuşak ve ritmik bir okumaya kendimizi bırakamayız, asla huzur içinde nefes almamıza izin vermez, sürekli elektriğe tutulmuş gibi sarsılırız, her sayfada daha sıcak, daha yakıcı, daha tedirgin, daha merak uyandırıcıdır onun romanları. Edebi şiddet altında olduğumuz sürece biz de ona benzeriz." (syf.158) ~ "Shakespeare dünyayı bedende, Dostoyevski ise zihinde tanımıştır." (syf.164) ~ "Benzersizdir: Sanatına, ruhsal ustalığına duyulan hayranlık bütün ölçülerin ötesindedir ve insan onun eserine ne kadar çok gömülürse, büyüklüğü o derece inanılmaz ve muhteşem görünür." (syf.179) ~ "Sadece şunu hatırlayalım yeter: Gogol Ölü Canlar'dan sonra edebiyatı bir kenara fırlatır ve bir mistik , yeni bir Rusya'nın esrarengiz habercisi olur, Tolstoy altmış yaşındayken sanatı, hem kendisinkini hem de diğerlerinkini lanetler, tam anlamıyla bir iyilik ve adalet havarisi olur, Gorki ünü bir kenara iter ve devrimin habercisi olur. Dostoyevski son anına kadar kalemi elinden bırakmamıştır, ama yazdıkları artık dünyevi ve dar anlamıyla sanat eseri değil, Üçüncü Saltanat'ın, Tanrı'nın Saltanatı'nın İncil'i, yeni Rus dünyasının bir tür mitosu, bir kıyamet haberidir; karanlık ve gizemlidir." (syf.182) ~ "...aşkları bastırılmış bir nefret, nefretleri gizli bir aşktır." (syf.189) ~ "Dostoyevski'nin insanları sevdikleri kadar sevmek istemezler: Onlar sadece sevmek ve kurban olmak isterler, hep daha fazla veren, hep daha azını alan olmak isterler ve karşılıklı olarak duyguları çılgınca artırırlar, yumuşak bir oyun olarak başlayan şey adeta bir boğulma, bir inleme, bir kavga, bir ıstırap olana kadar.""Dostoyevski'nin insanları sevdikleri kadar sevmek istemezler: Onlar sadece sevmek ve kurban olmak isterler, hep daha fazla veren, hep daha azını alan olmak isterler ve karşılıklı olarak duyguları çılgınca artırırlar, yumuşak bir oyun olarak başlayan şey adeta bir boğulma, bir inleme, bir kavga, bir ıstırap olana kadar." (syf.192) ~ "Bir kaderin anlamının ve büyüklüğünün bir kadını elde etmek değil, dünyaya ve tanrılara karşı direnmek olduğu o büyük antik geleneği sürdürür Dostoyevski" (syf.194) ~ "Hayatı hayatın anlamından daha çok sevin." (syf.212)
Üç Büyük Usta
Üç Büyük UstaStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20215,1bin okunma
·
50 görüntüleme
Said okurunun profil resmi
Bu kitabı bende çok beğenmiştim. Biyografi konusunda cidden çok iyi zweig. Ve değişik bi tarzı var biyografi yazarken.
Muhammed Yunus GÜÇLÜ okurunun profil resmi
Zirve yapmış ya. Cidden beklentimin çok üstündeydi. Zweig de büyük usta :)
Said okurunun profil resmi
Ben de balzac bölümünü çok beğenmiştim. Ve sadece balzac i anlattığı bi kitabı (
Balzac
Balzac
) onu alıp tr deki kitaplığıma gönderdim. Bulunsun bi ara okurum diye 😅
Muhammed Yunus GÜÇLÜ okurunun profil resmi
Bu kitabını bilmiyordum. 500 sayfa civarı. Ben de alışveriş listeme ekledim. Zamanı gelince alır inşallah. 😉
Said okurunun profil resmi
Ben de bi iki ay önce görmüştüm.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.