Gönderi

Kulağımın içinde gaipten gelen acımasız bir haber gibiydi: Ne yaparsan yap, bu yıl ya da yüz yıl içinde bir gün sonsuza dek öleceksin. Kadın korkarak ayrıldı benden: "Neyiniz var?" "Hiç," dedim, kalp atışlarımı bastırmaya çalışarak: "Sizin için titriyorum." O günden sonra hayatı yıllarla değil, onyıllar-la ölçmeye başlamıştım. Ellili yıllarım belirleyici olmuştu, çünkü neredeyse herkesin benden genç olduğunun bilincine varmıştım. Altmışlı yıllarım, yanılmak için artık vaktimin kalmadığı kuşkusuyla en yoğun geçenler oldu. Yetmişliler, belki de son yıllarım olabileceği düşüncesiyle korkutucuydu. Her şeye rağmen, doksanıncı yaşımın ilk sabahı Delgadina'nm mutlu yatağında sağ olarak uyandığımda, hayatın Herakleitos'un dalgalı ırmağı gibi akıp giden bir şey olmadığı, ızgaranın üzerinde öbür yana dönüp bir doksan yıl daha kızarmaya devam etmek için tek bir fırsat olduğu gibi hoş bir düşünce geçmişti aklımdan. Efesli filozof Herakleitos (doğumu İÖ 540), "Aynı ırmağa giren kişilerin üzerinden her zaman farklı sular akar" biçimindeki ünlü benzetmesiyle hayatta her şeyin sürekli bir akış içinde olduğunu anlatmıştır.
··
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.