Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

makine
...Kimse arabalarına ıslak birilerini almaz. Tabii eskiden böyle değildi bu durum. Yağmurda, ayazda kalmasın diye alanlar daha çok olurdu ama şimdi dünyayı makineler ele geçirdiğinden insanlar bu kadar duygusal davranmıyor. İnsanlar hastalandıklarında doktora gitmeyebilir ancak arabalarını mutlaka tamire götürürler. Evlerde bütün düzen televizyona göre yapılır. Önce bir köşeye bir televizyon sonra da onu saygı ve huşu içinde takip edebilmek için koltuklar konur. Yeni nesilde bilgisayar fiziği vardır. Bilgisayarın ekranı hizasında kamburlaşan bir sırt ve öne uzanan kollar paralelinde bir küçük göbek. Asansörler, yürüyen merdivenler ve buna rağmen hiçbir yere ulaşamayan zavallı jimnastik bisikletleri arasında geçen bir hayat çizgimiz vardır. Hakimiyet makinelerindir. Onları kullanmak için, bir daha geri alamayacağımız yaşamımızın yirmi yılını, okul, sınav ve teneffüsler arasında tüketiriz. 'Teneffüs' ile cezaevindek 'havalandırmaya çıkma', sözcüklerin eşanlamlılığı gibi tamamıyla aynıdır. Okullar ile cezaevleri arasındaki tek fark, müebbet hapis yediğinde on üç yıl yatarsın, okuldaysa üniversite filan da dersen on beş yıldan önce kurtulamazsın ki mahkumiyetin makine başına ulaşabilme ön koşulundan başka bir şey değildir. Ayrıca tuhaftır; satın alabilmek için günler, aylar, yıllar harcayıp sonra da makinelerin bizlere zaman kazandırdığına dair bir düşünceye sahibizdir... Yani hiç kimse arabasının koltuklarının ıslanmasını göze almaz..
Sayfa 76
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.