Tarık Tufan’ı bilen bilir yine o naif dili ve sizi kendine çeken ahengi ile harika bir romanı bizlere sunmuş.
İsimsiz bir kahramanımız var ve olaylar onun üzerinden anlatılıyor.
Çok kısa sürede okudum akıcı ve bir o kadar da merak uyandırıcıydı. Sonu ilginç yani beklemediğim şekilde bitti. Tahmin edilebilirliği kişiye göre değişir.
Bazı şeyleri başlatan Şanzelize Düğün Salonu bazı şeylerin de sonunu getiriyor .
~
İçimde kıpraşan duyguları satırlarda gördüğümde istemsizce gözümden düşen damlalara engel olamadım , olmadım .
Neden kaçarsak yahut neyi bize uygun görmezsek onunla imtihan ediliyoruz . Ve sonunu asla bilemiyoruz ya en zoru da bu olsa gerek .
Bir aşk uğruna seçilen karanlık yol...
uçurumun kenarında kurulan yaşamlar...
doğru yolu bilenler ve bile bile yolunu değiştirenler... Etkileyiciydi .
~
Ben bu kitabın her köşesinde kendimden parçalar buldum . Bazen aşkın kendisi bazen aşka hasret kalan bazen aşkın peşinde koşan bazen de aşkı bilmeden aşkı arayan oldum.
Eminim sizde kendinize kitapta uygun bir yer bulup o köşeye kıvrılmak isteyeceksiniz .
Bırak kendini su gibi geçen hayata ve izle .
Doğru yolu bulana dek kırpma gözlerini diyorum
ve birkaç alıntı bırakıyorum ;
“ Güçlü insanlar inkârlarla başlarlar kendi yolculuklarına . “
“ Tek bir hakkım olacaksa kaybolarak var olmanın sırrını bulabilmiş olmayı dilerdim. “
“ İnsanın sözünde sakladığını sesi açık eder. Söz perde olur ama sese olmaz . “