Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

752 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
73 günde okudu
İki Çevirinden 3000 Sayfalık Maraton
İnceleme Öncesi Giriş Notu: Bu incelemeyi okumak yerine izlemeyi tercih ediyorum diyenler için: youtu.be/hkIwOkFfgLs Hangi Çeviriden Okuyalım Videosu İçin: youtu.be/tzeJQF1cmPQ Benim için iki ayrı çeviriden altı cilt üç binin üzerinde sayfa sayısıyla tam on bir ay süren yolculuğun adıdır Niteliksiz Adam. Dört cilt boyunca başta Ulrich olmak üzere Leona, Bonadea, Walter, Clarissa, Gerda, Hans Sepp, Fischel, Paul Arnheim, Diotima, Tuzzi, General Stumm, Rachel, Moosbrugger, Lindner, Meingast, Agathe ve daha unuttuğum nice karakterle yapılan devasa bir yolculuk. Yazarın tam 21 senesini (1921-1942) alan bu dev eser ne yazık bitememiş. Bunda hem yazarın erken ölümü hem de son ciltte yer alan notlarında parasızlık ve o hayattayken eserinin değer görmemesi nedeniyle kalan cildin bitirilemeyişine şahit oluyoruz. Bunun kendisine ne kadar büyük acı verdiğini "Benden Bu Kadar" adlı bölümün satırlarında görmek mümkün: "Enflasyondan önce milletime yazar olarak hizmet etmeme mütavazı bir şekilde olsa da imkan tanıyan bir servete sahiptim. Çünkü milletim, kendilerine hizmet etmeme kitaplarımı satın almak suretiyle imkan tanımadı. Kitaplarımı okumadı. Fakat okuyan birkaç bin ve on bin kişi vardı, aralarında beni, sahip olduğum şöhrete kavuşturan eleştirmenler ve acemiler de bulunuyordu. Şu kaprisli şöhret yok mu! Güçlü ama sesi çıkmıyor." - 4. Cilt sf. 720-721 Bu eser iki kitap dört ciltten oluşmaktadır. Dördüncü cildi büyük ölçüde tamamlanmış olsa da tam anlamıyla bitmemiştir. Toplamda 128 bölümden oluşan dördüncü cildin 50. bölümünden itibaren fragmanlar (çevirmenin sözüyle bitmemiş bölümler) başlar. Kitabın Almanca baskısına sonsöz yazan Adolf Frise'nin sözüyle ifade etmek gerekirse: "Yine de en azından yeni bulunan müsveddelerde, taslakları iki kategoriye ayırmak yerinde göründü: Metinlerin geç döneme ait olduğu bariz belli olan halleri için "taslak", daha eskiye ait olanları için "erken taslak". "Etütler" ise bunların yanında ayrı bir kategori teşkil etmektedir. (Etütten kasıt, yazarın oluşturacağı bölümle ilgili düşüncelerini de yazdığı daha taslak haline bile gelmemiş bölümler). Her ne kadar 50. bölüm gibi erken bir dönemde başlasa bile fragmanlar, taslaklar ve erken taslaklar dördüncü cildin okuma akışını pek bozmayacak şekildedir. İki ciltten oluşan ilk kitapta anlatılanlar daha çok Ulrich ve etrafındakiler, özellikle de etrafındaki kadınlar olarak geçer. Paralel Faaliyet adı altındaki yapının ve Ahmet Cemal çevirisiyle İmpkralya ya da Sami Türk çevirisiyle Kakanya yani Avusturya-Macaristan İmpratorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı öncesi kara mizah bir dille anlatılır. İkinci kitap üçüncü ciltle ise Ulrich'in yıllardır görmediği ikiz kız kardeşi Agathe devreye girer. Bu ciltten başlayarak kitaplarda iki karakter arasında bir ensest ilişki söz konusudur. Bu durum birçok okur için fazlasıyla rahatsız edici gelebilir ama anlatım dilinde kullanılan estetiklik bu hali önemli ölçüde giderir. Peki Musil okurları rahatsız edeceğini bile bile neden böyle bir karaktere ve ilişkiye yer vermek istemiştir? İlk iki ciltte de görülebileceği üzere aslında Ulrich'in etrafında pek çok sevgili ve ona hayran olan kadın bulunmaktadır. Yazar çok rahatlık Agathe karakterini de kimseyi rahatsız etmeden Ulrich'in sevgilisi yapabilirdi. Peki neden bu yola gitmedi? Cevabı "hermafrodit" yani çift cinsiyetlilik kavramında yatmakta. Ulrich ve ona hayran olan yakın arkadaşı Clarisse üzerinden kitabın birçok yerinde bu kavrama yer verilmiştir. Ulrich, özellikle kız kardeşinden bahsederken Siyam ikizi olduklarından dem vurur. Buradaki temel amaç kadın ve erkek ruhlarının bir elmanın yarısı gibi bütün hale gelebileceğidir. Aynı bedende iki cinsin yer alabileceği fikrini yazar hem Clarisse'nin dilinde hem de Ulrich ve Agathe'nin ikiz kardeşliği üzerinden. İki cilt boyunca devam eden ensest ilişki kısımları fazlasıyla edebi bir dille tabiri caizse göze batırılmadan işlenmeye çalışılmış. Tüm bu anlattıklarım bazı hassas okurları tatmin etmediyse onlara tek önerim, ilk iki cildi YKY Ahmet Cemal çevirisiyle okumaları ve kitabı burada sonlandırmalarıdır. Gelelim bu dört cildin çeviri macerasına. Almanca'dan Türkçe'ye çeviri yapanlar arasında bence en iyisi olan ve geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz değerli çevirmen Ahmet Cemal, bu serinin ilk kitabını iki cilt halinde, birinci cildini 1999, ikinci cildini ise 2009 yılında Yapı Kredi Yayınları Kazım Taşkent Klasikleri Dizisi altında yayınladı. Fakat ne yazık ki ömrü vefa etmediği için serinin ikinci kitabını, yani üçüncü ve dördüncü ciltlerini çeviremedi. 2018 Yılında Aylak Adam Yayınları, çevirmen Sami Türk'le birlikte büyük bir işi başararak bu serinin tüm ciltlerini tam metin olarak yayınladılar. Öncelikle hem çevirmene hem de yayınevine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Yaptıkları iş takdire şayan ama.... Buraya koca bir ama koyuyoruz. Çevirmen Sami Türk, 1986 doğumlu yani genç bir çevirmen olmasına rağmen ne yazık ki dört cilt boyunca birçok eskimiş kelimeye yer veriyor. Eski dil bilgim fena olmayan beni bile zorlayan "irca etmek, ram etmek, afekt, berkitmek, malumatfuruş" gibi daha bir çok eskimiş ya da kullanımdan kalkmış kelimeler ciltlerde bulunmaktadır. Önce kendi sonsözünden bu konu hakkındaki savunmasına bir göz atalım (Sonsözde bile kendi cümleleri olmasına rağmen anlayamadığım bir şekilde eski kelimelere yer vermiş Sami Türk) "Edebiyat faaliyetinde hal böyleyken çok daha keskin ve belirleyici ifadelere muhtaç bilim metinlerinde kullandığı yabancı kelime sayısı edebiyattakine oranla çok daha yüksektir, bu, istatistiklerle de sabittir. Bu mana da ben de hem dil ekonomisi hem estetik bakımında mümkün mertebe günümüz Türkçesini yaygın kelimeleriyle kullanmaya çalıştım fakat nüansı yakalayamayacağını hissettiğim yerde -bu tabirin zaten bir hayli izafi olması bir yana- eski(miş) kelimeleri kullanmakta beis görmedim. Bazı eski, daha doğrusu kullanımdan düşmüş kelimeleriyse metnin aslında (çoğunlukla ironik veya eleştirici tutumun sonucu) kullanımın okurda yarattığı şaşkınlığı, çeviri metin okuruna da aksettirebilmek adına yer verdim." Çevirmenin bu konudaki savunması çok daha fazla uzun ama ben bu incelemenin hacmini daha fazla artırmamak adına burada kesmek istedim. Yani koskoca Ahmet Cemal'in yapmadığını Sami Türk yapmaya karar vermiş. Benim bu ifadelerden anladığım budur. Sami Türk'ün çevirisine eski kelime kullanımları hariç kötü diyemem. Hatta Ahmet Cemal'in çevirdiği ilk iki ciltle kıyasladığımda tabii ki onun kadar yetkin olmasa da gayet iyi çeviriler. Sorun yukarıdaki ifadelerde olduğu gibi kullandığı eskimiş kelimeler. Bazı kelimeler için sözlük kullanma zorunluluğu haricinde cümleleri iyi çevirdiğinden genel gidişattan rahatlıkla çözebildim ve okumam bu anlamda aksamadı. Ondandır ki Niteliksiz Adam'ı çok sevmiş okurlar için Ahmet Cemal kalan ciltleri çevirmedi diye üçüncü ve dördüncü cildi okumaktan kaçınmamalarını rica ediyorum. Sami Türk çevirisi sonuç olarak kötü değil. Sadece eskimiş kelime kullanımı nedeniyle bir handikabı mevcut. Hatta şöyle söyleyebilirim bir okur rahatlıkla dört cildi birden Sami Türk çevirisinden okuyabilir. İlk başta eskimiş kelime kullanımları nedeniyle biraz zorlanabilirler ama sayfalar ilerledikçe çeviri diline alışıp rahatlıkla okuyacaklardır. Son olarak bu eşsiz eseri okurların tam metin yani 4 cilt halinde okumalarını, ister Ahmet Cemal isterse de Sami Türk çevirisinden başlayıp ilk iki cilde takılı kalmadan devam etmelerini tavsiye ediyorum. Yaşamında okurlar tarafından yalnız bırakılmış bu kıymetli yazarı, bari dilimizde eserin tamamı çevrilmişken yalnız bırakmayalım.
Niteliksiz Adam 4
Niteliksiz Adam 4Robert Musil · Aylak Adam Yayınları · 2018141 okunma
··
558 görüntüleme
Liliyar okurunun profil resmi
Niteliksiz Adam 'ın Ahmet Cemal çevirisi olan ilk iki cildini okudum. Ilk kitabın bitiminde resmen kendimi hasta hissetmeye başlamıştım çünkü fazlaca ağır bir okumaydı fikrimce. Seni bu sebepten azminden dolayı tebrik ediyorum. Böylesine emek dolu bir okumanın ardından yine aynı şekilde emek dolu olan bu incelemeyi siteye kazandırdığın için de ayrıca teşekkür ediyorum. Yalnız bu kadar az okunması gerçekten hayret verici, demeyi çok isterdim. Maalesef artık şaşırmayı bile anlamsız buluyorum. Emeğine sağlık. :)
Turhan Yıldırım okurunun profil resmi
Güzel sözlerin için teşekkür ederim. Benim için de yorucu bir okuma yolculuğuydu. Şimdi yine yeniden Ulysses zamanı.
VEDA BUSESİ okurunun profil resmi
Tamamını okumaya üşenmiş olsam da güzel bir inceleme olmuş. Kitabı okumayı çok isterdim ama bende o sabır yok malesef...
Turhan Yıldırım okurunun profil resmi
Bu tarz hacimli eserlerin araya başka kitaplar alınarak okunması ve sürecin belirli bir vadeye yayılmasında fayda var. Size bu şekilde bir okuma yolculuğunu tavsiye ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.