Sen nasıl bir başyapıt , nasıl bir hiciv , nasıl bir siyasi analizsin be ey kitap! Canım George Orwell'ın bu eleştirel yapıtında, sonu kötü biten bir peri masalı bizleri bekliyor. Her ne kadar sosyalizm eleştiri olarak görülse de aslında iki taraflı bir mızrak gibi her iki görüşü de eleştiren kısımlar mevcut. Ki bu da benim en sevdiğim özelliklerinden biridir. Kitap da günümüzle eşleştirebileceğimiz o kadar çok imge metafor ve karakter var ki saymakla bitmez. Okurken birçok yerde hayretler içerisinde kaldım, her bir karakterin temsil ettiği bir kesim olması çok etkileyiciydi. Bir kaç örnek vereyim hemen sizlere; Boxer karakteri kendi gücünün farkında olmayıp, yönetenlerin sorgulamayı aklından dahi geçirmeyen genç kesimi hedef alır. Snowball ise iktidarın yaptığı hataları , yanlışları , düzensizlikleri örtpas etmek adına kullandığı günah keçisidir. (Bizde ki Amerika'nın oyunları bunlar misali) Örnekleri çok da arttırarak keyfinizi kaçırmak istemem. Demem o ki kitap fevkalede. Eğer artık uyanmak , farkına varmak ve bilinçli bir toplum istiyorsak bu kitabı okuyalım okuyalım. Merak edenler için çok kısa özet geçmek istedim . Sevgiler Tıpkı insanlar aleminde olduğu gibi konuşan , birbirleriyle iletişim halinde olan , kendi dünyalarında bir toplum oluşturan hayvanların yaşadıkları koşullara ve üzerlerinde kurulmuş baskıcı sisteme karşı bir başkaldırı ile başlatıyor değerli yazar eseri. Bir ayaklanma , bir devrim , bir başkaldırı söz konusu. Her isyanda olduğu gibi bu isyanı da körükleyen bir sınıf bir otorite(!) mevcut elbette , her ne kadar otoriteye karşı çıkılsa da . Bu kişiler de elbette biz insanlarda olduğu gibi kendini zeki ve diğerlerinden ayrı gören kimseler, domuzlar! Bu sebeple ki ihtilal sonrası yönetici sınıfını da domuzlar üstlenecek. Her devrimde olduğu gibi bu seferkinde de başta her şey güllük gülistanlık, herkes mutlu , eşit , refah , kimse kimseyi öldürmüyor, hakkını gasp etmiyor vs. vs. Adeta yeryüzünde ki cennet. Artık istenilen toplum kuruldu , otorite ortadan kaldırıldı herhalde kurallar da olmalı o zaman öyle değil mi? Peki kuralları kim uygulayacak , düzeni kim yönetecek ? Tabi ki de domuzlar canım , senin ki de soru mu (!) Günler günleri kovaladı sistem oturdu, herkes sosyalist sosyalist , mutlu mesut takılırken , o da ne ? Bizim domuzlar kuralları kendine göre ayarlamış , kılıfına uydurmuş , kendi borusunu öttürmeye başlamış. Artık işler eskisinden de vahimdir. Uyumanın dışında bütün gününü aç karnına çalışarak geçirmek mi dersin, yönetici sınıfının kendini üst görme çabaları mi dersin? Ne arasan var. Hani otoriteye , katı kurallara , baskıcı rejime karşıydık? Tabi köprüyü geçene kadar ... Domuzlar o çok nefret ettikleri insanlarla aynı masaya oturmuş ortaklık ediyorlar. İnsanlar domuzlara , domuzlar insanlara dönüşmüş...