Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kadının sınıfsal dönüşümüyle gelen özgürlükler
Sanayileşme çağı öncesinde kendi geçimini sağlama olasılığı olan sadece iki kadın sınıfı vardı: Miras yoluyla servet edinen çok zengin kadınlar ve kazanabildikleri beş kuruşla zar zor geçinebilen aşın yoksul kadınlar. Kadınların çoğu sadece toplum kendilerinden bunu beklediği için değil, Jane Auslen’ın yaklaşık bir yüzyıl önce Pride and Prejudice (Gurur ve Önyargı) adlı kitabında yazdığı gibi evlilik, "yoksulluğa karşı en makûl koruma”yı sağladığı için de evleniyordu. Kadınların ekonomik yönden kocalarına bağımlı olması bekleniyordu; ürettikleri eviçi emeğin bedeliyse para olarak değil, sadece ayni olarak ödeniyordu.Geçen bir yüzyıl süresince maaş karşılığı çalışan kadın, alt sınıfa özgü bir istisna olmaktan çıkıp sıradan bir durum haline gelmiştir. Sanayileşmiş Batı’nın ekonomik yapısı kadınların işgücü varlığını tamamıyla içine almıştır. (Aynı durum bugün bir bütün olarak küresel ekonomi için de geçerlidir.) Kadınların ücretli emeğindeki genellikle dikkate değer bulunmayan bu devrim, 20. yüzyılda toplumsal cinsiyet rollerinde meydana gelen devrim niteliğinde çok sayıda başka değişime de ekonomik bir temel sağlamıştır.Bu değişimlerden birisi “insan hakları” başlığı altında gelmiştir. İnsan haklan felsefesi en basil haliyle bütün insanların, toplumsal konum ya da cinsiyet ayrımı gözetmeksizin, gelişmek ve refah içinde yaşamak için fırsat eşitliğini hak ettiğini dile getirmekledir. İlericiler, sadece yoksulluk, hastalık ve çocuk işçiler ve fuhuş gibi çeşitli toplumsal sorunlann korkunçhıklarıyla değil, kadınlara karşı ayrımcılık gibi insan haklan ihlalleriyle de ilgilenme görevini üstlenmişlerdir. 19. yüzyılın sonlarından itibaren örgütlü feminizm, birçok alanda kadınlara karşı var olan önyargılara hücum etmiş ve böylece, kadınların kendi mal varlıklarına sahip olmasına ve bunlan kontrol etmesine, boşanma işlemlerini başlatmasına, kendi isimleri altında dava açmasına ve oy kullanmasına izin veren geniş kapsamlı yasal ve tutumsal değişimlerin gerçekleşmesini sağlamıştır. İleri düşünceli eylemciler, herkese açık olan, daha çok sayıda ve daha iyi, kamuya ait ve özel eğitim seçenekleri istemiş ve özellikle kızların ve kadınların eğitimine (buna cinsellik ve doğum kontrolü eğitimi de dahildir) duyulan ihtiyaç konusunda seslerini duyurmuşlardır. 20. yüzyılın başlarında ücret karşılığı çalışan kadınlar, anneleri ya da büyükannelerininkinden çok farklı bir dünyada yaşıyordu. Hatta birçok açıdan bu kadınlar bambaşka bir türdü: Yeni Kadınlar. Bu “baştan aşağı modem Millie'lerin”2 gözünde iş, para kazanmak için evden ayrılmak, sosyalleşmekse “dışarı çıkmak” anlamına geliyordu. Dans salonlan, halka açık parklar, vodvil tiyatroları, sinemalar, restoranlar, hatta açık hava meyhaneleri ve gece klüpleri, maaşları henüz eşlere ve çocuklara ayrılmamış olan gençlerin eğlenmek için gittiği yerler haline geldi. Müzik, moda, sanat ve toplum kuralları, hepsi bu yeni, çoğunluğunu genç yetişkinlerin sağladığı paranın ve enerjinin etkisini derinden hissetti. Kadınlar jartiyerlerini çıkarıp uzun, bakımlı saçlarını kestirdiler. Etek boylan kısaldı ve kıyafet hatları daha düz kesimli ve daha erkeksi oldu. Korse yerini, daha fazla hareket özgürlüğü sağlayan esnek bütün korseye bırakıp ortadan kaybolmaya başladı.
Sayfa 329 - IletişimKitabı okudu
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.