Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

113 syf.
10/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
İnsanın insandan nefret etmemesi mümkün mü?
YouTube kitap kanalımda Shakespeare'in hayatı, mutlaka okunması gereken kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/rGxh2RVjmNU Dünyanın en cömert insanıyken bütün maskaralıklara, eğilip bükülmelere, kıç kaldırmalara, çamur dolu dostluklara, yüzsüzlüklere, gerçek sanılan dış görünüşlere, vicdan bırakmayan çıkarcılıklara, iyi gün dostu dalkavukluklara, altın ve para budalalığına, dalavereciliklere, ikiyüzlülüğe, yalana ve insanın yüzüne gülüp arkasından kuyusunu kazanlara düşman hale gelmiş bir adam: Timon Hamlet'in tiradlarını hatırlatan monologlarıyla kendinden geçen, Kral Lear'ın içinde bulunduğu bir dünya bezginliğiyle bütün insanlardan nefret eder hale gelen, Shakespeare'in Güller Savaşı'nı anlattığı tarihi oyunlarındaki gibi iktidar değişim süreçlerinin Darwin'in doğal seçilim süreçlerini hatırlattığı Atinalı Timon, bütün insanların dostuyken bir süre sonra bütün insanların düşmanı haline gelir. Sahi bütün insanların düşmanı olmamak için elimizde neler var? Bütün maskaralıklar sen konuş bakalım, elinde neler var? Bütün maskaralıklar: Ben insanlara aslında yapmayacakları ve kendi karakterinin kabul etmeyeceği şeyler yaptırırım. Benim adım maskaralıktır. Bir soytarı gibi sosyal statü kazanmak ve ilgi görmek için yapmayacağım şey yoktur. Timon'un bundan nefret etmemesi mümkün mü? Peki sen konuş bakalım eğilip bükülmeler... Senin derdin ne? Eğilip bükülmeler: Benim kökenim biattır. Askerlikte de koğuş yataklarının altında neler yazdığını biliyorsun Oğuz. "İtaat et, rahat et" Aynen öyle işte! Kodamanlarda numaran varsa rahatsın. Birilerine karşı beni yapma becerin varsa bu dünyada sonuna kadar mutlu mesut yaşarsın. Haa ne zaman ki benim tam karşıtım olan boyun eğmemeyi, başkaldırmayı istersen işte o zaman insanların duymaktan ve görmekten hoşlanmadığı bir şey yapmış olursun. Timon'un bundan nefret etmemesi mümkün mü? Peki sen konuş bakalım kıç kaldırmalar... Senin derdin ne? Kıç kaldırmalar: Ben olmadan eğilip bükülmenin de bir anlamı yoktur. Biz bir anlamda kardeş sayılırız. Grubumuz içerisindeki bireylere kayıtsız şartsız iman etmek ve ne dedilerse kabul edip onların çeşitli uzuvlarını kaldırmak vardır. Çünkü birazdan söyleyeceğim dalkavukluk adlı abimin kaynağı da budur, bir insanın kıçını kaldırıyorsanız sizin kıçınız da kaldırılmayı hak etmiş demektir. Timon'un bundan nefret etmemesi mümkün mü? Peki sen konuş bakalım çamur dolu dostluklar... Senin derdin ne? Çamur dolu dostluklar: Adem ile Havva'dan beri çamur çok yanlış anlaşıldı. Oysaki insan çamurla yaratılmıştı ilk önce fakat dostlukların içine doldurdu yaratıldığı şeyi. Çamur, bulunduğu insan kabının şeklini aldı. Dostluklar samimi dostluk için değil çıkarcılık adlı akrabamla birlikte ticaret yaparak değer kazandı. Timon'un bundan nefret etmemesi mümkün mü? Peki sen konuş bakalım yüzsüzlük... Senin derdin ne? Yüzsüzlük: Benim yüzüm yoktur. Arkadan konuşma ve ikiyüzlülük birlikte çalışırım ben. Aslında insanın yüzü olmamasıyla iki adet yüzünün olması ne kadar da paraleldir değil mi Oğuz? Benim yüzüm yoktur. Çünkü insanlar bana o kadar çok yüz biçmiştir ki, her insana farklı bir yüz oynarım. Sadece dalkavukluk ettiklerime esas yüzümü gösterip diğerlerine farklı farklı yüzlerimden gösteririm ki sahteliğim çok anlaşılmasın. Timon'un bundan nefret etmemesi mümkün mü? Peki sen konuş bakalım gerçek sanılan dış görünüşler... Senin derdin ne? Gerçek sanılan dış görünüşler: Hepsi beni gerçek sanıyor fakat uzaktan yakından alakam yok. Şekilciliğin dik alasıyım ben. İçerikten, işlevden ve manadan uzağım. Gerçek sansalar bile hiçbir zaman gerçek olmayacağım. Sanal profillerin sanallığına kısıtlı kalmış bir eziğim aslında. İnsanlar ne zaman ki benim düşmanım olan iç görünüşleri keşfediyor, işte o zaman Timon gibi bütün insanlara nefret eder hale dönüşüyorlar. Timon'un bundan nefret etmemesi mümkün mü? Peki sen konuş bakalım gerçek sanılan vicdan bırakmayan çıkarcılıklar... Senin derdin ne? Vicdan bırakmayan çıkarcılıklar: İnsanın aslında sahip olması gereken iki erdem vardı, bunlar empati ve vicdandı. Fakat insanoğlu çok daha önemli gördüğü gereksinimlerden ötürü bunları ötekileştirdi, izole etti, yadsıdı. İşte o zaman benim sahne alma vaktim dedim dünyaya, vicdanınızı çıkaracağım içinizden dedim, çıkaracağım ki böyle çıkarcı olacaksınız dedim insanlara. Onlar da bana uydular çünkü menfaat her şeyin üstünde olabilen tek kuvvetti. Evsiz kalan insanlara çıkarcılığımla ev oldum. Mukavemetim dalkavukluktu. Timon'un bundan nefret etmemesi mümkün mü? Peki sen konuş bakalım iyi gün dostu dalkavukluklar... Senin derdin ne? İyi gün dostu dalkavukluklar: Sıfatımda da gördüğünüz gibi iyi gün dostuyumdur, kötü günde dostlarımın yanında olmam. Kendi menfaatim için grubum içerisinde yalamayacağım hiçbir ademoğlu yoktur. Sürülerle birlikte hareket eder ve bireysel özgürlüğünü eline alan insanlara büyük nefret beslerim, yaptıkları her işe çamur atarım ve çamur dolu dostluklarla beraber çalışırım. Kıskançlık, çekemezlik ve yalakalık beni var eden, beni neşeli olarak hissettiren, evsiz hissettiğim dünyada bana ev olan, işte, bir demet dalkavukluktur aslında. Timon'un bundan nefret etmemesi mümkün mü? Peki sen konuş bakalım altın ve para budalalığı... Senin derdin ne? Altın ve para budalalığı: Sen kimsin, beni altınlarımla başbaşa bırak. Sana fikrimi belirtecek vaktim bile yok altınlarımdan! Timon'un bundan nefret etmemesi mümkün mü? Peki sen konuş bakalım dalaverecilik... Senin derdin ne? Dalaverecilik: Ne yaparsam yapayım, ne düşünürsem düşüneyim, işim gücüm budur benim. Dalaverecilikten başka bir şey bilmem. Bir dediğim bir dediğimi tutmaz. Hatta kendi sürümün çıkarları için önceden dediğim şeylere karşı bile gelebilirim, çünkü adım çıkmıştır artık, dalavereciyim. Timon'un bundan nefret etmemesi mümkün mü? Peki sen konuş bakalım ikiyüzlülük... Senin derdin ne? İkiyüzlülük: Yüzsüzlük benim kardeşimdir. Onun da dediği gibi ben onla birlikte çalışırım. Madalyonumun iki tarafı vardır, ikisinde de bambaşka yüzler oynarım, benim rolüm hiçbir zaman aynı yüze sahip olmamaktır. Neşeyle oynarım bu dünyada rolümü. İki adet saymışlardır benim yüzümden fakat hiçbiri benim yüzümden değildir. Beni ben yapan esas olarak dalkavukluklarımdır. Hiçbir ademoğlu yoktur ki benden nasibini almasın, birine öyle davranırım, birine ise şöyle böyle. Timon'un bundan nefret etmemesi mümkün mü? Peki sen konuş bakalım insanın yüzüne gülüp arkasından kuyusunu kazmak... Senin derdin ne? İnsanın yüzüne gülüp arkasından kuyusunu kazmak: Aslında ismim her şeyi açıklıyor diye düşünüyorum, bu yüzden çok fazla konuşmaya gerek duymuyorum. Neşe içinde gözüksem bile sürüm dışındaki ademoğlunun arkasından kuyularını kazmaktır benim görevim. Duygularından evsiz kalmış insanlara o kuyuda ev bulurum ben. Bilge bir insan gibi görünmemin sebebi de budur aslında, kuyu kazdıkça insanlar beni deha bir inşaatcı sanır, oysaki Sezar'ın Brütüs'ünden tutun da Kutluk Yabgu Kağan'a kadar bugüne pek çok insanın arkasından kuyusunu kazdım. Budur benim bütün inancım. Peki Timon olsa ne yapardı? "-Elinden gelse dünyayı ne yapardın? -Hayvanlara verirdim, insanlardan kurtulmak için." (s. 89)
Atinalı Timon
Atinalı TimonWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20081,753 okunma
··
2.408 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.