Zürich gölünün huzur verici betimlemesiyle başlar hikaye. İsviçre’de bulunan Ferdinand R’ye anavatanına geri dönüp askere gitmesi için bir çağrı kağıdı gelir. Konsolosluğa gider ve güce boyun eğer. Karısı Ferdinand’ın güce boyun eğmesine ve askere gitmesine karşı çıkar. Hikaye Vatanseverlik, anavatana karşı sorumluluk, görev bilinci gibi kavramlara eleştirel bir bakış açısı içeriyor. Askerliğin tanımı: “Askerlik savaşma sanatıdır.” şeklinde yapılmaktadır. 2. Dünya savaşında askere gitmek aynı zamanda ölüme gitmekle eş anlamlıdır. Yahudi kökenli olan Stefan Zweig Nazi Almanya’sından kaçıp önce İngiltere’ye sonra Brezilya’ya gider. Japonya’nın 2. Dünya Savaşına katılmasıyla birlikte savaşın bütün dünyaya hatta Brezilya’ya da yayılacağını düşünür ve eşi Lotte ile birlikte 1942 yılında intihar eder. Kitaptan alıntılar; “Milletler çıldırdığında seninde mecburen onlara katılacağın anlamına gelmiyor...” “Sen onlar için sadece bir üye, bir alet ölmeye giden bir er olabilirsin.” “Özgürlük duygusu itaat duygusunu yok ederek ayaklandı.”

DürtüStefan Zweig · Martı Yayınları · 201962,2bin okunma

·

4 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sezai Topal