Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Diyelim büyük bir aş evine, bir geniş çay evine ya da meyhaneye girdik. İçeride garsonlardan, iş görenlerden başka kimse yok. İlk müşteri biziz. Girdiğimiz yer, diyelim bir dikdörtgen salon. Kapıdan arka duvara dek dört sıra masa dizilmiş. İçeri girdik. Bu masalardan hangisine oturursunuz? Toplumsal ruh bilimciler bu sorunun yanıtını birçok deney yaparak bulmuşlar. Salona ilk giren hiçbir insan ortadaki masalardan birine oturmuyor. Arkasını duvara vererek, yüzü de kapıya dönük olarak oturuyor. Salona ilk girenden sonra girenler de aynı şeyi yapıyorlar. İlkin köşelerdeki masalar, sonra duvar diplerindeki masalar doluyor. Her müşteri yüzü kapıya dönük oturuyor. Duvar diplerinde ve köşelerde boş masalar kalmayınca ancak o zaman ortalardaki masalara oturanlar oluyormuş. Başka boş yer kalmayınca da ister istemez sandalyelere, arkaları kapıya dönük oturanlar oluyormuş. Bundan çıkan sonuç neymiş? Yanıt: çünkü insanlar korkuyorlar. Salona girdikleri kapıdan düşmanları da girebilir diye korktukları için, sırtlarını köşeye ya da duvara verip yüzleri kapıya dönük oturuyorlar. Böylece insan kendini güvenceye almış oluyor. Bu korku bizlere, bugünün insanlarına on binlerce yıl önceki atalarımızdan kalıtımsal olarak geliyormuş. On binlerce yıl önceki atalarımız akşamın karanlığı bastırmaya başlayınca yabani hayvanlardan ya da düşmanlardan korunmak için mağaraya, ine ya da bir kovuğa sığınınca, sırtlarını en dipteki kayaya dayar, bir köşeye sığınır, yüzleri mağaranın ağzına dönük, geceyi öyle geçirirlermiş. Bugün tıpkı bizim boş bir salona girdiğimiz zaman yaptığımız gibi.
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.