Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

98 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 saatte okudu
“İnsanların büyük bölümü, birçok güzelliği göremezdi.Büyük bölümü, birçok güzelliğe dokunamazdı.Onlar, birer uyurgezer gibi, geçip giderlerdi güzelliklerin yanından.” “Ben Bir Gürgen Dalıyım” kitabı Hasan Ali Toptaş tarafından yazılmış bir çocuk kitabı görünümlü aslında yetişkinlerin de okumasını düşündüğüm Küçük Prens, Martı kitabı tadında güzel bir kitap. Kitap bir ağacın gözünden insanlığa mesaj veriyor, göndermeler yapıyor. Kitabın hacmi az olsa da verdiği mesajlar ile kendini büyük bir kitap haline getirmeye aday. Kitabın masalsı dili ve çocuk pedagojisine uygun üslubu gerçekten çok iyi. Bir gürgen ağacının kesilmemek için çevresindeki ağaçlar ile konuşmaları, yaşadığı heyecan ve korkusu, ümidi adeta dünyanın en tehlikeli yaratığı insanoğluna büyük mesajlar içeriyor. Kesilse bile hâlâ çevreye faydalı olma isteği. Öldükten sonra bile iyilik yapma heyecanı. Kaç canlı bu şekilde düşünebilir? Kitapta bitkilerin de aslında bir sesinin ve duygularının olduğunu ama bu duyguları insanoğlunun hissetmediği , görmediği ,görmediği halde acımasızca onları katletmelerini anlatan ve güzel bir gürgen ağacıyken dar ağacı olmak zorunda kalan gürgen ağacının ders dolu hikayesi çocukları ve büyüklere çevre bilinci için büyük bir farkındalık oluşturacak. Ege topraklarında bir gürgen fidanı iken bir gün sizi kesmeye gelen acımasız insanoğlu. Bir anda ormanı korku salıyor. Ne güzel bir hayat yaşarken.  Baltalarını acımasızca savuran insanlar ve acılar içinde yere düşen ağaçlar. Sonrasında bile faydalı olmayı düşünüyorlar. Öldükten sonra… Kül olmak mı olacak kaderleri? Yoksa bir gitar, bir balıkçı teknesi, köy okulunda bir pencere veya mahpushane kapısı mı? Ya da hapiste insanların acısını seyreden bir kapı veya tabut. Fakat tabut olmaktan daha da acı bir şey olacak. Onu da söylemeyeyim. Siz okurlara bırakayım. Küçücük bir fidan  büyük duygular taşıyor. Herşey insanla başlıyor ve bitiyor. İyilik ,güzellik, kötülük de. Kitabı okurken dağılacaksınız insanoğlunun acımasızlığına. Pandemi sürecinde doğa kendi kendini tamir etti neredeyse. İnsanoğlunun dokunmadığı yerler yemyeşil. Ama yaşadığı yerlerde maalesef hoyratça kullanılmış bir çevre var. Kitabın dili sade, betimlemeleri çok güzel olsa da kitabı okurken insanoğlunun doğaya, börtü böceğe yaşattığı zulüm maalesef hepinizi üzecek. “Zaten, bir zamanlar bana ak sakallı meşenin anlattığına göre, adına savaş denen şey, yeryüzünün herhangi bir noktasında başlayıp herhangi bir noktasında bitmezdi. Her şey gibi, o da insanda başlayıp insanda biterdi. Bu yüzden, cepheler falanca dağda ya da falanca ovada değildi. Toprağı titrete titrete yürüyen tanklar, art arda gümbürdeyen toplar ve durup dinlenmeden kurşun kusan tüfekler insanoğlunun içindeydi. Hatta, henüz icat edilmemiş silahlar da insanoğlunun içindeydi. Yani, insan bir savaş alanıydı. Ceket, gömlek, pantolon ya da etek giymiş, kravat takmış, tıraş olmuş, kokular sürmüş bir savaş alanı. Gülümseyen bir savaş alanı. Öpen hatta, okşayan, konuşan, susan, çiçekler alıp çiçekler veren bir savaş alanı… Peki, bir barış bahçesi olamaz mıydı insan? Şöyle, güllerin kuş cıvıltılarına, kuş cıvıltılarının güllere karıştığı, mutlu yüzlerle dolu rengarenk bir barış bahçesi?”
Ben Bir Gürgen Dalıyım
Ben Bir Gürgen DalıyımHasan Ali Toptaş · İletişim Yayınları · 20156,7bin okunma
·
63 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.