Genç bir teğmen ile sakat bir kızın arasında "merhamet" ve "acıma" duygusunun yol açtığı çıkmazları anlatıyor. Bu kadar merhamet etmenin, halden anlamanın, "diğerkam" olmanın insan üzerindeki etkisini yazarın sakin anlatımı ile sarsıcı bir biçimde okuyoruz. Genç teğmenin acıma duygusunun benliğini ele geçirerek düşüncelerine, hayatına sınır koyamaması, hayır diyememesi, başkalarının düşünceleriyle yol alması gibi karşılaştığı birçok durumda "ben olsam ne yapardım?" sorusuna cevap arıyorsunuz. Karakterlerin ruhsal durumları, psikolojik tahlilleri yazarın bir karakteri oluşturmada ne kadar usta olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Son cümlesi benim için berceste mısra niteliğinde:
"İnsanın vicdanı hatırladığı müddetçe, hiçbir hata unutulmuş değildir."