Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Adalet işlerine asla karışmayan, ondan Kur'ân emirlerine müdahale edercesine çekinen Abdülhamid, adlî ölçü bakımından yalnız hudutsuz ve tarihte eşsiz bir merhamet ve atıfetin temsilcisi olmuş ve 33 yıllık hükümdarlığı içinde kaatil bir haremağasından başka hiç bir derdim idam hükmünü imzalamamış gerisini hep ebedî hapis ve sürgüne çevirmekle yetinmiştir. Abdülhamid'in, hürriyet yalanıyla gelen Makedonya çapulcularının karşısına Hassa Ordusu ile çıkmamasından ve 《 benim yüzümden tek damla müslüman kanı akıtılmasına razı değilim!》 demesindeki sebep de onun bu merhamet ve tevekkül cephesine bağlı ve belki tenkidi kabil biricik zaafıdır. Ermeni icadı 《 Kızıl Sultan 》 tabiriyle, yeni doğmuş çocukların beynini salata yapıp yercesine kan içiciliği dillere destan edilen bu mazlum tâcidar, hakikatte, karınca ezmekten bile sakınan velî mizaçlı bir merhamet felçlisidir ve hakkında köpürtülen yalanların tam ve kâmil zıddıdır. Memleketin en vicdanlı adliyecilerden kurulu yüksek mahkemenin idam hükmünü, yine memleketin en üstün şahsiyetlerine mütalâa ettirip hemen hepsi bilhassa Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa tarafından 《 mutlaka idamı şarttır!》 reyini aldığı halde kararı bozup Mithat Paşayı Taife sürmekle kalan, sonra da asla mecbur olmadığı bu af ve atıfet hareketine karşı 《 Mithat Paşayı boğdurdu!》iftirasını çeken Abdülhamid, bu bahiste de çağı hayale sığmaz bir âbidedir. 《 Hürriyet Şehidi》 tabiriyle hem Mithat Paşada, hem de Namık Kemal'de mukaddes şehitlik vasfını yerin dibine geçirenler bilmelidir ki, Abdülhamid'in bunlara verdiği ceza, valilik ve mutasarrıflık beraber ayda yüzlerce altın 《 İhsan-ı şahane》 den başka bir şey olmamış ve o devirde sürgünlük bir nevi kazanç endüstrisi hâline getirilmiştir.
Sayfa 34 - Büyük Doğu Yayınları
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.