Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

88 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Tolstoy beyimizin ahlakçı ruhunu bilirdim, nitekim kitap da bu ruhu yansıtır nitelikteydi. Öncelikle kitap novellamsı ve Can'ın yeni "kısa klasikler" serisinden. İçeriğe gelecek olursam, yazarımızın cümleleri az sanatlı, sade ve realist. Olabildiğince gerçek hayatı yansıtır bi' biçemde. Kişiden çok konu önceleniyor öyküde. Açıkçası başlık nedeniyle ve ilk yarı başkahraman odaklı geçtiği için kitabın ikinci yarısı beni şaşırttı. Çünkü kişinin dünyasından çıkıp paranın dünyasına girdik. Bunların yanında hayatı betimleyen, onlarca akılda canlılık yaşatan resimcikler çiziyor bize Tolstoy. Bu ise okurda hayal kurdurmaya çalışmaktan çok canlı bir ışıkla manzara yansıtma halini getirdi aklıma. Bu manzarayı bir iktisatçı olarak ne kadar yansız inceleyebilirim bilemeyeceğim çünkü konumuz malum para. Para denince akla gelen onlarca izlenim olur kişide. Somut ama soyut, var ama yok bir şeydir çünkü. Uydurmadır ama bu uyduruk, insan yaratısı kağıt parçaları sunduklarıyla yeterince "gerçek"tir aynı zamanda. Nelere mal olur, insanlara neler sunar, mutlu eder ve hatta süründürür de insanı.. karmaşık. Ahlaki açıdan bakıldığında Tolstoy, gerek kendi yaklaşımı gerek kutsal kitapları referans alır biçimde öykünün tabanına para kötüdür fikrini koymuş zaten. Ve nitekim, kitapta da para nedeniyle yaşanan yıkımlar ve "uğursuz para" teması var. Ayrıca yazarın kötü alışkanlıklar konusuna değinmesi de yine ahlakçı bakış açısını vurgular nitelikteydi. Ben bunu geliştirip para ya da içki kötüden çok "metalar kötüdür" demek istiyorum. Çünkü dünyeviliğin içinde meta olmayan şey yok derecesinde artık. Ve aslında tüm bu sıkı bağların ta kendisi bence birer kötülük. Bunu da ahlaki bir perspektiften değil, ruhsal bir açıdan vurgulamak istiyorum. Bu gerek yemek düşkünlüğüdür, gerek internet bağımlılığıdır, gerekse de peşinden koşulan güzellik algısıdır. Aslında para dediğimiz faktörün şekilden şekle bürünüp insanı birer derin bağa, çıkmaza yönelttiği konumdur metasal düşkünlüklerimiz. Ve tüm bunları kutsal emirler boyunduruğunda değil de, hayatlarımızı daha insani, daha dengeli, ruh- madde yoğunluğunu gözeterek yaşayabilirsek bence düşkünlüklerimizden bir nebze sıyrılabiliriz ya da kontrol edebiliriz. Dinlerdeki yasaklar nettir ve "kabul edilmesi gereken"dir. Oysa insan doğası için yasaklar kadar uyulmaması cazip şey yok gibi. Yasaklar sert ifadeleriyle ve netlikleriyle uzak dur diye bağırırlar, uzak durmak istemeyiz. İncelediğimizde uzak durmamızı gerektirecek ne vardır, ya da neden gereklidir bu; uzak durmamız hangi açıdan bize fayda sağlar? Para kadar cazip bir şeyden uzak durmak, ya da ona olan düşündüğümüzü kısıtlamak ne kadar olanaklı? Hayatımıza yerleşiktir para ve diyebilirim ki yüzyüllardır bağımlıyız. Ama bi noktada tercihsel kırılma da yok değil. Bu ise kişinin kendi alışkanlıkları, yaşamı, hayata bakış açısıyla alçalıp yükselen doğru orantılı bi grafik çizer bize. Dini fikirler ne derse desin, parayla olan ilişiğimiz içinde bulunduğumuz aile, toplum, ülke tarafından şekillendirilmiş bir algının sonucudur. Ve bizler de bu sonuca göre hareket ederiz. Bu hareketin mecburi yanı yaşamı devam ettirmek zorunda olduğumuz için elimizde tuttuğumuz, yönettiğimiz ve sahip olmak istediğimiz, "gerekli" parasal bağdır. Ama kendi özel, bireysel ve iç dünyamızda para ile olan yakınlığımızı aile, alışkanlıklar ve yakın çevremiz yönetir. Yani dengenin ruhsal yanı aslında ruha yakın olan yanı tarafından yönetilebilir. O halde yakın çevremizle/ çevremizdeki bağların nasıl olduğunu daha iyi algılayabilirsek madde - ruh dengesini parasal bi perspektifte daha iyi konumlandırabiliriz belki. Çevremizdeki ilişkilerin ne üzerine kurulu olduğunu daha net analiz edebilirsek bi tür bağ-bağımlılık-gereklilik diye adlandırdığımız parayı ve metasal düşkünlüklerimizi daha iyi kontrol altına alabileceğimizi düşünüyorum. Konu para olunca cidden asla bitmeyecek bir yola giriyorum istemeden. Bu nedenle kısa kesip, farklı fikir kapıları sunabilecek bu kitabı ilgililere okumalarını öneririm. Mutlu okumalar!
Polikuşka
PolikuşkaLev Tolstoy · Can Yayınları · 20192,898 okunma
··
151 görüntüleme
Canklyc okurunun profil resmi
Tolstoy kitapta para kötüdür demiyor, kişilerin hakkındaki hükümlerin efendilerinin iki dudağı arasında olmasına itirazı.. hatta efendi kadın kitapta çok da dindar bir kadındır, ustelik cok iyi niyetlidir, ikiyuzlu bir dindar da degildir. gerçekçi olmak için bu karakteri boyle cizmistir Tolstoy.. tüm dindarligina rağmen Tolstoy ahlak ve insanlığı dinin önüne alır..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.