Kan Kokusu
KANINI SATAN ADAM
YU HUA tarafından yazılan eser 1960 yıllarında Çin Kültür Devrimini size kemikleriniz acıyana kadar hissettiriyor.
XU SANGUAN küçük yaşta babasını kaybetmiş ,annesi başka biri ile evlenip gitmesi ile dedesinin ve amcasının yanında büyüyen ve şehirde bir ipek böceği fabrikasında çalışarak yaşamını sürdüren bir işçidir.
Roman size cehaletin kaç çeşit olduğunu ve toplumda hangi cehalet ile savaşılması gerektiğini öğretmektedir.Toplumu ne kadar eğitimsiz ne kadar insan için olması gereken bütün hizmetlerden uzak bırakırsanız daha sonra yapacağınız küçük bir insanı hizmet toplumda o kadar değerli bulunmaktadır.
Bu açlıktan ölen birine bir bardak şekerli su vermek gibi bir şey.Ölüm devam ederken geçici olarak yaptığınız hareket, yeri geldiğinde ölmesine daha çok sebep olacak olan yardım gibi gözüksede ölen için bir umut, bir iylik oluyor.
Xu Sanguan köyde geçen zamanında kanını satmak köy toplumu için bir sağlık göstergesiyken,kentte kanını satmak atalara yapılan bir hainliktir.Geleneksel inançların köyde ,kentte nasıl değişiklere uğradığının ve inanılan ne olursa olsun toplumların bunlara aile bağları ile bağlı olduklarını gösteriyor.
Kanını köydeki arkadaşlarının satması ile merakla başlayan roman her sayfada ayrı bir inanışa şahit etmek ister bizleri,yeri geldiğinde konuşmalara buruk bir üzüntü ile tebessüm ediyorsunuz.
-Kan satmaya giderken mesaneniz patlayana kadar içilen sekiz, dokuz kase su ile kanınızın arttığını düşünmek.
-Kan satmayan erkeğin sağlıksız olduğunu ve evliliğe uygun olmadığını düşünenler.
Toplumdaki aile yapısının bozukluğu,toplumda bitmeyen dedikodular ve insanı açlıkla terbiye ettiğinizde gururun, karakterin ve ahlakın bir işe yaramadığını görüyorsunuz.
Kitap Çin komünist partı lideri Mao Zedong’un kapitalizmin etkilerini silmek için başlattığı Çin Kültür Devriminin toplumda yaşattığı vahşiliğe ve zorluklara şahit oluyorsunuz.
Ki insanlığa yapılan bu işkenceler, ambarlarda saklanan mahsüle rağmen halkı aç bırakıp 40 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olmak darwinizmin kokusunuda burnuza koklatıyor.
Evde yemek yapılmasının yasaklandığı bütün yiyeceklerin evlerden toplanması ve bunun tarımda dünya birincisi olma hedefi safsataları ile yapılması ,kişisel tarıma son verip devlet için sadece üretim yapılması ile halkın aç bırakılması, halkın sefalet içerisinde yaşamasının kimsenin umrunda olmadığı,bilek gücünün her gücünün üstündedir propagandası ile insanları kanal açmak için canını hiçe sayarak ,can güvenliklerini kendi ayakakabısından asşağıda gören bir yönetimle ölen milyonlarca insan.
Her türlü çelik üretimi için kullanılacak malzemelerin tencerelerin,çatal, kaşık evden toplanması ,evde yemek pişirmenin yasaklanması, yemek yemek için bölgelere kurulan kantinler kapitalizme olan savaşın kendi toplumuna savaş açarak yapılması ideojilerin nelere sebep olduğunun sadece bir ispatıdır.
Yemek kantinlerinin de kapanması ile başlayan kıtlık zamanları ile çaresiz kalan insanların kanını satarak yaşama devam etmeye çalışan Xu Sanguan, çocuklarını açlıktan korumak için kanı ile açlıkla savaşması yüreğinizde bir yumruk bırakıyor.
Kitabın sonlarına doğru artık kan vermekten kendi kemikleriniz ağrıdığını hissediyorsunuz.
Xu Sanguan yerinde bizler olsak bu durumla, bu hayatla nasıl baş etmek zorunda kalırdık.
Hiç bir insanlık dilerim böyle çaresiz, sefil, cahil bırakılmaz.
İyi okumalar
Yu Hua
··
1 artı 1'leme
·773 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.