Beni şaşkınlıklara sürükleyen, hayret buhranlarına yuvarlayan bir kitaptır. 1925 yılında Tekke ve Zaviyeler kanunu çıkarılması ardından Bektaşi ve Mevlevîler ülke dışına sürüldü peki ya diğerleri...?
30 kola bağlı 400lere yakın oluşum, kendine meşruiyet kazandırmak için vakıf ve dernekler başlığı altında varlığını sürdürmüş, hatta 90lar 2000lerde ekonomiyi kontrol eder hâle gelmiş, devlet kademelerinde nüfuzlanmıştırlar.
Beni en çok yaralayan nokta tüm bu sapkınlıkların başında bulunan eğitimsiz kişilerin eğitimli kişileri etkilemesiyle yükseldiğini görmek olmuştur. Çocuk istismarı, taciz, tecavüz, büyük meblağ dolandırıcılıkları ve türlü toplumsal zararlarına rağmen yargının ilginç kararları da beni kitapta şaşırtan noktalardandı.
Bu yalancı şeyhlerin birçoğu cezalandırılırken amiyane tabirle merdivenaltı tekkesi perde arkasından işlemeye devam ediyor. Bu nevi dinsel yozlaşmaların zararını yakın zamanda gören Türkiye, herşeye muktedir iktidar(!) kanunda değişiklikle gidişatı düzenlemelidir, eğer halâ demokratik laik bir hukuk devletiyse.