Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Polovets

Polovets
@Valkyrja
Qvis Ervdiet Withovt Docvmenta
Öğretmen
İstanbul
195 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
viva la libertad de la mujer!
...hatta geçen­lerde zarif bir hanım, puro içen bir beyefendiyi sokak ortasında durdurarak purosunu yakmasını rica etmiş. Aman ne güzel! Fazla sürmez, bu kadınlar pantolon da giyer, erkekleri kamçı­layarak mutfağa sürer ve çocuklarını at üstünde emzirirler!
Reklam
Polovets tekrar paylaştı.
Dönüş, Yunancada nostos demek. Algos, keder anlamına geliyor. Yani nostalji, doyurulamamış dönüş arzusundan kaynaklanan bir keder.
Lale Devri
Lâle mevsimi sona erip kış soğukları başlayınca bir yandan Sultan Ahmed ile veziri her tarafı kapalı mekânları ısıtarak lâle ve karanfil yetiştirmeye çalışırken, öte yandan helva ziyafet ve sohbetleri devreye girer, yapılan şölenlere şairler, edipler ve mûsikişinaslar da davet edilirdi. Hânedan mensuplarının sünnet ve evlilik düğünleri günlerce, hatta haftalarca süren eğlencelere yol açardı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Lale Devri
Özellikle yaz gecelerinin eğlenceleri çok gösterişli olmuş, başta Beşiktaş’taki sahilsarayda olmak üzere lâlelerin altında kandiller ve yürüyen kaplumbağaların üzerinde mumlar yakılarak çırağan şenlikleri yapılmıştır Dia/abdülkadir özcan
240 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad
Sultan Genç Osman ve Sultan IV. MuradYılmaz Öztuna
9.5/10 · 38 okunma
Reklam
Polovets tekrar paylaştı.
Çünkü erkeklerin en büyük özelliği, doyduktan sonra açlığı inkar etmeleriydi.
Ciritle deldiği 12 kalkan hatıra olarak Budapeşte’nin Beç (Viyana) Kapısı’na, okla deldiği 12 zırh da Kahire Kalesi’ne asılmıştır.
Eski Saray’dan (Üniversite Merkez Binası) attığı bir ciridi Bâyezid Camii’nin minarelerinden birinin altına, Haleb Kalesi’nden fırlattığı bir mızrağı da şehrin Saraçhane meydanına düşürmüştü. Okmeydanı’ndaki müsabakalarda 1070,5 gez mesafeye isabet kaydetmiş, okunun düştüğü yere namına taş dikilmiştir.
Topkapı Sarayı’nda demir-gümüş karışımından yapılmış bir kapıyı bir okla delmişti. Musul’da, Şâh-ı Cihân’ın gönderdiği elçi Emîr Zarîf Bey’in “kurşun ve kılıç kâr eylemez” diyerek hediye olarak sunduğu gergedan derisinden yapılmış kalkanı, elçinin gözü önünde önce harbe (kısa mızrak), sonra ok atarak iki yerinden delmişti.
Yayını çektiği bir ok, bir tüfek mermisinden daha uzağa düşerdi. Attığı ciridin delmeyeceği madde yoktu Silâhdarı Vezir Musa Paşa gibi çok cüsseli bir adamı, tek eliyle kuşadığın dan yakalayıp havaya kaldırmış, bu şekilde birkaç defa Has Oda’yı dolaştırmış, herhangi bir yorgunluk alâmeti göstermeksizin yere bırakmıştır.
Reklam
Kanunî’den beri hiçbir Osmanoğlu, ordu tarafından IV. Murad derecesinde sevilmemiş ve saygı görmemişti. Sonsuz cesareti, kahramanlığı, her türlü meşakkate tahammülü, büyük zekâsı, birçok hüneri, askerî dehâsı, çok takdir ediliyordu. Atıcılıkta, süvarilikte, silâhşörlükte, imparatorlukta bir eşi daha yoktu. Bunda herkes müttefikti. En azgın bir attan diğerinin üzerine, yere inmeksizin sıçrayabiliyordu. Revân seferinde, Aras Nehri’ni geçerken suya kapılıp boğulmak üzere olan zırhlı bir askeri tek eliyle yakasından tutup kıyıya kadar çekmiş, boğulmaktan kurtardığı gibi, bir kese de altın ihsan etmiştir. En küçük disiplinsizliğe karşı tahammülsüz olduğu, en küçük suçları idamla cezalandırdığı hâlde, muharebe meydanlarında askerine karşı çok şefkatliydi. Her gün seyyar ordu hastanelerini, yaralı çadırlarını ziyaret eder, gazilerin dertlerine çare bulmaya çalışırdı.
Karakter ve kabiliyet bakımından dedesinin dedesinin dedesi olan Yavuz’a fevkalâde benzeyen IV. Murad, Yavuz’un tahta geçtiği zaman bulduğu vaziyeti bulmadı. Ordu nizamsız, asayiş bozuk, maliye perişandı. Yavuz gibi en olgun yaşta (42 yaşında) değil, çocukken tahta geçti. Yavuz’un o yaşa kadar kazandığı tecrübelerden mahrumdu
IV. Murad’ın, son 7-8 yıl içinde devlet otoritesini sağlıyabilmek için 20.000 kişiyi öldürttüğünden bahsedilir. Tabiî bu hesaplanmış bir rakam değildir.
İznik kadısının, yolları tamir ettirmediği bahanesiyle ilmiye sınıfına mahsus kıyafetiyle idamını emretti.
Murad’a ayak dîvânına çıkarken “Pâdşâhım, âbdest alın, öyle taşra (dışarıya) çıkın” diyecek derecede cüret gösteren, zorbaların isteklerine boyun eğmezse öldürüleceğini ima eden şahıstır. 18 Mayıs sabahı IV. Murad da onu Saray’a çağırdı ve “Gel beri bre topal zorba-başı” diyerek hitaba başladı. Paşa: “Hâşâ pâdşâhım” diye zorba başılığını inkâr etmek istediyse de padişah konuşturmadı ve “Bre kâfir, âbdest al” diyerek âkıbetini söyledi. Yanındaki zülüflü baltacılara: “Şu hâinin tez başın kesin” demesi üzerine Receb Paşa, kemend atılarak boğuldu. 100.000 duka altını değerindeki malı hazineye alındı. Bu suretle Husrev Paşa’dan sonra gelen en mühim zorbabaşı da ortadan kaldırılmış oldu.
1.246 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.