Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

334 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Merhaba dostlarım. Sizlerle güzel bir kurgusu olan, biraz klişe kaçsa da halen tadını koruyan ayrıca bu yıl ki 100. kitabım olan Cennete Açılan Kapı’nın içeriği ve olayları hakkında bilgi vermek istiyorum. Mustafa Çoban. Bir vakıfta çalışan, kendi halinde, biraz da ‘aptal’ olarak lanse edilen biridir. Kim derdi ki içinden bir psikopat çıkacak. Melahat Karagülle cinayetiyle başlar her şey. Katil aylardır bunu tasarlamış ve kadının canına kıymıştır. Kendisinin ilahi bir güçle onurlandırıldığını ve yozlaşmış toplumun kendisi tarafından düzenleneceğini iddia etmektedir. Aslında alışılmış kurgular ama farklı bir yere dikkat çekeceğim. Melahat Karagülle cinayetinde duvara Melahat’in kanıyla bir “M” harfi kazıyacaktır önce. Ardından da Cüneyt Çakar adında birini öldürecektir. Cüneyt’in de erkek olup erkek özellikleri taşımadığını tahmin edebilirsiniz. Burada ise katil bir mesaj bırakacaktır, gene maktülün kanıyla ve o mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum çünkü bırakılan mesaj aslında bir Hadis: “-Ey Kullarım! Sizler gece ve gündüz durmadan günah işleyen kimselersiniz. Günahların hepsini de mağfiret eden ancak benim. Öyleyse benden mağfiret isteyiniz de sizleri bağışlayayım.” Şimdi hep söylemek istediğim ama söylemeye fırsat bulamadığım, çünkü saçma sapan iletiler paylaşmıyorum burası kitap okuma yeri ve ben paylaşım yapacak olsam bunu sosyal medyadan da yaparım, sürekli bahsetmek istediğim bir konu, sırası gelmişken konuşmak istiyorum. Toplumumuzda çok kötü bir algı var. Hatta olay şu ki herkes aslında bu insanları yargılıyor. Mesela fahişeler, hafif meşrep kadınlar ve hatta sadece biraz açık giyinenler bile. Diğer yandan da kısaca LGBT diyebileceğimiz insanlar ve diğer yandan da bunların ölmesinin iyi olacağını düşünenler. Mesela ben, açıkçası bu LGBT toplumundan haz etmiyorum, inancıma da ters. Ancak ben kimseyi öldürmediğim gibi, bunlara iğrenerek bakmıyor ya da haklarında farklı düşüncelere kapılmıyorum. Çünkü herkesin hayatı kendine ait ve sevabı günahı da kendine. Kimin ne yaptığı da beni ilgilendirmiyor. En önemlisi de kimse kimsenin “YAŞAMA” hakkını verip almaya yetkili değil. Maalesef ki kolayca “ÖLSÜN, GEBERSİN” kelimeleri kullananların aslında hiç ölümle yüz yüze gelmediğini de ısrarla belirtmek istiyorum. Lafta söylemek kolaydır bunu ancak. Bu konu oldukça takıntılı olduğum bir konudur. İslam, HORGÖRÜ değil HOŞGÖRÜ dinidir. Bir şey yapacaksanız veya söyleyecekseniz de kimseyi kırmamalısınız. Bunu ısrarla her fırsatta da dile getirmeye devam edeceğim. Bu kimi rahatsız ediyorsa da gitsin az ötede ağlasın. Sevmesek de bu insanlara saygı duyacağız, öğreneceğimiz en büyük şey SAYGI. Sonuçta toplum yapısında kültürel bir farklılık vardır ve bu da aslında suç kategorilerini oluşturan önemli bir etkendir. Bizim psikolojimiz aslında sevmediklerimiz için “ÖLSÜN” gibi kelimeler kullanmaya müsaitken ne ölmek ne de öldürmek toplumumuzun işine asla gelmez. Sadece toplum olarak laf salatasını ve abartmayı çok severiz. Özellikle işimize gelmeyen konularda. Bu da ruh ve akıl olarak sıkıntılı olan kısaca bazı saplantılara yakalanmış ve bunları atlatamayan insanlardan kaynaklanmaktadır. Diğer yandan da Cem Talaslı ve Mehmet Tarı bu cinayetin üzerine giden ekiptedir. Bir de polis muhabiri, gazetecimiz Mine Evren dahil olmuştur olaya. Onlar da cinayetlerin üzerine gidecek, iyilerin kazanması için çabalayan ekipte olacaklardır. Sahire ve İnci ise beraber yaşayan kadınlardır. Gerek bu zamana kadar söylediklerimiz gerekse birlikte yaşadıklarından ne olduğunu anlayabilirsiniz. Ben insanları mutlak bir sıfatla adlandırmanın güzel olmadığı düşüncesiyle o tarz kelimeler kullanmaktan hoşlanmadığım için kullanmıyorum. Yanlış veya doğru anlamak da sizlerin takdiridir efendim. Bu kadınlar da aynı yoldan geçecekler ve katil onlar için de bir mesaj bırakacaktır. Filmin asıl koptuğu yerse katilin sonradan Ayla diye bir kadının peşine takılması ve o kadının da Mine’nin yakın arkadaşı olmasıydı. Asıl felaket bundan sonra gelecekti çünkü katil, iki kadını da öldürmeyi kafasına koymuştu. Acaba 2 kadını da öldürecek miydi? İyiler ve kötülerin savaşında iyiler bir kayıp daha mı verecekti? Tabi aslında katilin bir imamla münakaşaya girmesi de İslam’ı bahane etmenin; Kusursuz olanın Müslümanlar değil İslamiyet olduğunu anlatmanın en iyi yoluydu ve yazarın bunu başarması da ayrı bir güzellik. Ki katilin aile portresi ve annesine dair anıları da aslında neden kadınların üzerine gittiğini gösteriyor ki bu da zaten biraz da klişe olmuş katil tipi değil midir? Evet arkadaşlar bu yıl ki 100. kitabımızı tamamladık. Bizlere uğurlar getirsin. Hepimiz nice 100lere inşallah. Kendinize iyi bakın, esen kalın, keyifle okuyun efendim..
Cennete Açılan Kapı
Cennete Açılan KapıOsman Aysu · Alfa Basım Yayım Dağıtım · 2011102 okunma
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.