Eğitimimin belli bir evresinde ilahiyat yüksek okulunda halka açık bir konferans vermekle görevlendirildim. Konferansımı onurlandırmalarını seçkin kişilerden rica ettim. Böylece adım Paris'in bütün kesimlerine yayıldı. Hatta hain güzelimin kulağına da gitmiş. Gerçi adımın yanında gördüğü rahip sıfatı onu şaşırtmışsa da merak ve pişmanlık itilimi ile (bu iki şıkdan hangisinin baskın olduğunu anlamak hiç bir zaman bana nasip olmadı) olsa gerek benimkine son derece benzeyen bir isim onu ilgilendirmiş. Başka kadınlarla birlikte konferansıma geldiğinde beni tanımakta tabii ki güçlük çekmemiş.