Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

305 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Mai ve Siyah'ın Çatışması
Hayaller ve gerçekler. İşte bütün mesele bu. Eğer bu meseleyi doğru yorumlamazsak hayatımızın mahvolmaması için bir sebep yoktur. Zirâ, bu hassas denge de ufak bir dengesizlik olursa insanın tüm hayatı altüst olmaya mahkumdur. Bu hassas terazinin (dengesinin) terazinin bir tarafında hayaller diğer tarafında gerçekler vardır. Teraziyi bilirsiniz, hangi kefe daha ağırsa terazinin dengesi o tarafa doğru bozulur. Bu sebeple, böyle bir mevzuda dengeyi sağlamamız gerekmektedir. Şimdi, bu mevzuyu inceleyelim. Eğer hayallerimizi öne çıkarırsak hayal dünyamıza göre hayatımızı şekillendirmeye çalışırsak bir süre sonra - Ahmet Cemil'in başına gelen gibi - gerçekler, tokatını suratımıza çok sert bir şekilde çarpar; bizde uzun bir süre toparlanamayız. Aynı şekilde, hayalleri tedavülden kaldırıp sadece gerçekleri mercek altına alırsak, bir süre sonra maddiyat temalı hayatımızdan boşluk denizine yuvarlanmamız, Araf sahilinin müdavimi olmamız kaçınılmazdır. *** Böyle paradokslara düşmemek için ne yapılmalı? Her mevzuda olduğu gibi bu mevzuda da orta yolu bulmak şarttır. Sadece biri olmaz, her ikisini de gerektiği kadar yer vermemiz lazım hayatımızda. Peki bunu nasıl sağlayacağız? Hayata bakış açımız burada kilit rol oynamaktadır. Eğer ki, bakış açımızı doğru bir şekilde ayarlamazsak sonunda bütün hayallerimizle beraber her şeyimizi kaybedebiliriz. Bu nedenle, sağlam bir bakış açımızın yanında, bir de bizim inandığımız, uğruna mücadele edebileceğimiz, gemileri yakabileceğimiz bir amacımız olmalıdır. Ama amacımızı öyle bir seçmeliyiz ki, bu amaç, ne olursa olsun, başımıza gelirse gelsin sarsılmayacağımız, yıkılmayacağımız bir amaç olmalı. Genelde biz burada kaybediyoruz. Amacımızı doğru seçmediğimiz için bakış açımızı nasıl ayarlarsak ayarlayalım yıkılıyoruz, düşüyoruz, kaybediyoruz. İşte bu eser, bize bakış açısını yanlış ayarladığı ve bazı hedeflerini hayatın gerçeklerinin çok ötesine koyduğu için bir süre sonra, evvelden her şeyden önemli gördüğü eserini sobada yakan Ahmet Cemil'in hikayesini anlatıyor. Kardeşini acı bir şekilde kaybettikten sonra, platonik sevdiceğinin başka biriyle izdivacını öğrendikten sonra, bütün iyi niyetine rağmen hep arkasından vuran insanların arkadaşı (veya eniştesi) olduğunu anladıktan sonra, bu hayatta uğruna yaşayacağı tek varlık olarak kalan annesiyle birlikte İstanbul'dan ayrılıyor ve vapurdan son bir kez hayatın acımasızlığını kendisine tattıran İstanbul'a bakıyor. Eser, bir bakıma Servet-i Fünun Dönemi romanıdır. Ahmet Cemil'in şahsında bu dönemi yaşatan yazarımız, en başarılı saydığı bu romanı yazarak edebiyat tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır. Yazımıza son vermeden evvel, son söz olarak birkaç şey söylemek istiyorum. Ahmet Cemil, bize musibet etmeden bizlere misal olması gereken bir şahsiyet olduğunu düşünüyorum. Zirâ, hayal ve gerçek dengesini kuramayanların sonunu adeta kendi yaşamıyla haykıran Ahmet Cemil, bizim hayattan önce yememiz gereken silleyi içinde barındırıyor. İyi okumalar dilerim. Muhabbetle.
Mai ve Siyah
Mai ve SiyahHalid Ziya Uşaklıgil · Kapı Yayınları · 201726,6bin okunma
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.