Gönderi

Vahdet-i Vücûd İnanç ifadesi "Allah'tan başka ilah yoktur" ve Kur'an ayeti "De ki Allah tektir" (İhlas, 1) ile başlayan Vahdet-i Vücûd öğretisi Sufî metafiziğinin esasıdır. Mahmud Şebüsterî, o güzel Gülşen-i Râz'ında yalın bir şekilde şöyle söyler: "Bir'i gör. Bir'i söyle. Bir'i bil." Sufîler Allah'ın aşkınlığını ve içkinliğini bir ve aynı zamanda tanırlar ve öğretilerinde bunu ifade ederler. Allah "şah damarından daha yakın" (Kaf, 16) olmakla beraber Ayete'l Kürsüde ifade edildiği gibi evrendeki her şekil/düşünce ve nesnenin üstündedir. Burada, ancak Akıl veya Ruh vasıtasıyla bilinebilen zıtların uygunluğu vardır ki bu esas, manevî sezgi yoluyla mistiğe kendini gösterir. Sâlik, muhakeme (reason) ile başlar; onun ışığı, güneş ışığı gibi görünen Aklın (Intellect) yanına konulduğunda sadece bir mum gibidir. * Çölün karanlığında seyahate başlarken muma ihtiyacımız vardır, fakat güneşin aydınlığı bir kere yükseldiğinde mumu bir kenara bırakırız. ------------------------------------------------------- * Burada aklın iki derecesine işaret edilmektedir. Batı'da ratio ve İntellect (yun. logos ve nous) şeklinde yapılan bu klasik ayrım, İslam kültüründe akl-ı meâş ve akl-ı meâd şeklinde yapılır. Akl-ı meâş; dünyevî işlerde kullanılan maddî saha ile sınırlı akıldır. Akl-ı meâd ise uhrevî meseleleri idrak eden maddî âlemin sınırlarını aşabilme gücüne sahip metafiziksel akıldır. Çeviride bu ayrımı biz, muhakeme veya şekilci akıl (akl-ı meaş reason) ve Akıl (akl-ı mead, İntellect) şeklinde ifade ettik.
Sayfa 14 - İz Yayıncılık, 2006Kitabı okudu
··
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.