Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

383 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
*Spoiler içerir. Merhaba, sevgili okur; Öncelikle belirtmeliyim ki bu benim ilk inceleme yazım. Yıllardır düzenli bir şekilde okumama rağmen, gerek okuduklarımı unutmam gerekse bilgi birikimimdeki eksiklerden ötürü bir türlü inceleme yazamadım. Umarım güzel başlarız. Yaşar Kemal'in üslûbu ve üzerinde durduğu konular her kitabında beni etkiler. Genel mânâda Çukurova'da, Toroslar'da yaşayan köy halkının, her sene pamuk eken ve toplayan insanların günlük ilişkilerini, fakirliği, hem kendi içlerinde hem de dışardan gelen etkilerle yaşadıkları zorlukları, yakından anlatıyor. Yaşar Kemal okurken özellikle yörede kullanılan ağız, türlü beddualar, Anadolu efsaneleri bizi karşılıyor. Anadolu efsanelerinde fark ediyorum ki insanlar her zaman hikâye kurmaya, anlatmaya, bu hikâyeye inanmaya muhtaç. Anadolu efsanelerinde olağanüstü gibi görülen çoğu şeyi ağzım açık bir vaziyette ama yine de hoşuma giderek okuyorum. Belki bir miktar inanıyorum. Yaşar Kemal'in kitaplarında beni en çok kendine çeken şey ise şahane betimlemeleridir. Doğayı, hayvanları, ağaçları, çiçekleri devinim içinde öyle güzel anlatıyor ki sürekli elinizde kalem, altını çizecek satırlar keşfediyorsunuz. bkz: •"Karlar çekilir çekilmez toprağın altından taze, ıslak, sağlıklı, kütür kütür bir yeşillik patladı. Bozkırdan esen yeller güneşlendi. Ilık ılık oldu. Bozkır, boran kış yerine, kokular gönderiyordu." Yer Demir Gök Bakır ise yazarın Dağın Öte Yüzü üçlemesinin 1963'te yayımlanan ikinci kitabı. Kitapta, Koca Halil yüzünden pamuğa geç giden köylülerin o yıl çektiği sefalet ve Adil efendiden korkularını okurken bir anda Taşbaşoğlu nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde yüceliyor köylünün gözünde. İnsanların zor, buhranlı zamanlarda kendilerine tutunacak bir dal, bir kişi, bir efsane seçmeleri alışagelmiş bir durum. Taşbaşoğlu bu hâlden biraz nasiplenmiş olsa da sonunda en çok zarar gören kişi o oldu. Muhtar Sefer'in Taşbaşoğluna düşmanlığı ve kitap boyunca türlü yalanlar uydurup saçmalıklar yapması bana illallah dedirtti. Adil efendi, Muhtar Sefer gibi insanlar sanırım uzun zamandır nereye çeksen oraya gelen insanları parmaklarında oynatıyorlar. Genelde Yaşar Kemal'in eserlerinde bu Muhtar Sefer gibi insanları görünce aklıma gelen ilk şey: İt ite, it de kuyruğuna oluyor. Gücü yeten yetene. Sonunda olan hep bilgisiz, saf köylü halkına oluyor. Fakat Anadolu hikâyelerinde dikkatimi celbeden şu ki insanlar bir şeyin yanlış olduğunu, kendilerine zararını görseler bile yanında yöresinde kendisi gibi düşünen yoksa harekete geçmiyor, karşı çıkmıyor. Bu şekilde haksızlığa uğrayan ve zarar görenler oluyor. Tıpkı köydeki kadınların Meryemce'nin peşinden gitmesi gibi insanlar bir başa ihtiyaç duyuyor. Kitapta ilgimi çeken bir diğer kısım ise Hasan'ın herkesten sakladığı kibritlerinden Taşbaşa verişi ve Taşbaşın ölürken son kez o kibritlere dokunduğu andı. Kitabın sonunda Koca Halil'in koca kışı başka bir köyde, tüm bu yaşananlardan uzak, rahat geçirmesi beni epey gülümsetti. Adam ortalığı karıştırıp kenara çekildi bir nevi. Bu arada Memidik seni de unutmayız. •"Bu ne biçim adamdı, ne biçim bir deliydi ki bir söz için canını veriyordu da ağzını açmıyordu." Yeni bir kitapta, mümkünse Yaşar Kemal vesilesiyle görüşmek dileğiyle... Umarım ilk incelememi beğenmişsinizdir. İyi okumalar diliyorum
Yer Demir Gök Bakır
Yer Demir Gök BakırYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20193,505 okunma
··
76 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.