Kitabı okurken bir çok duyguyu aynı anda yaşadım diyebilirim. Aslında başta alay ederek okuyordum, Aşk-ı Memnu'dan Yaprak Dökümü'ne kadar uzanan bir eğlenceydi :)
Ama sonra karakterin yaşadığı olayları gerçek hayatla bağdaştırdım. Ona çok benzeyen eski bir tanıdığım geldi aklıma; üzüldüm. Doğduğu yer insanın kaderi mi gerçekten? Anne - babalarımız kaderimizi belirlemede önemli bir etken mi? İnsan doğruyu er ya da geç bulur mu? Ve ben neden bu kadın kadar şanslı değilim? :)) (Cidden sinir bozucu bir şansı var.)
Sonra çok kızdım kadına: anneliğine, onursuzluğuna, yalanlarına... Sanırım hem kızdım hem üzüldüm derken uzun bir savaş verdik.
Ve itiraf etmeliyim ki kitabın başlarında beni bu kadar derin düşüncelere sevk edeceğini tahmin etmiyordum. Her okuyucuda bu etkiyi bırakır mı bilmem ama tavsiye ederim.