Babam öyle bir şamar vururdu ki feleğim şaşardı. Annem, sabreder sabreder ve en sonunda canı yandığında ağzımızın ortasına öyle bir geçirirdi ki yerin dibine geçtiğimizi sanırdık. Oradan öğrendik sabrın sonunda geleni. Orta okula da gittik, haylazdık, hocalarımızın sabrını çok sınadık ama hiçbir zaman haylazlığımız "hayvanlığımız" olmadı. Küfür de ettik, kaba da konuştuk ama kadın-kız takımının yanında, büyüklerin huzurunda, toplum içinde ne küfür ettik ne de ağzımızdan onlara saygısız bir laf çıktı. Beğen ya da beğenme, en azından bir ahlak sahibiydik. Yaptığımız hatalar yüzünden ergenliğin arkasına sığınmadık. Haddimizi bildik, bilemediğimizde de bildiren büyüklerimiz oldu. Geniş, serbest büyümedik. Çok matah değiliz, evet. Ama çok şükür ne hırsız ne arsız ne de ahlaksız olduk. Bu yüzden yeni gelen bu nesile aşina değiliz biz. Gençleri çok severiz, pırıl pırıldırlar, birçoğu bizim kuşaktan ortalama olarak daha da zekidirler eminim ama bizim kuşaktan daha çok ahlak sahibi değiller. Ve nesiller gittikçe bu ahlaki değerleri kaybediyor. Benim gördüğüm, bildiğim, aklımın yettiği bu kadar...