Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

648 syf.
9/10 puan verdi
·
93 günde okudu
Kuşatma Perdesinin Ardındakiler
Serinin ikinci kitabı elbette ilki gibi şaşırtmadı. Hayli aksiyonu bol, kurgusu tutarlı ve keyifli bir okumaydı. Yazan bir kalem olarak yine bizlere sunulan manevraları da yakalamaya çalışarak ilerledim. Hem ders niteliğinde bir kitaptı hem de bolca maceraya tanıklık ettim. Değerlendirmenin neredeyse tamamının sürpriz bozanla dolu olacağını baştan belirtmek gerekli. Başlangıçta değişen dünyaya tanıklık edişimiz, güç dengelerinin tamamen şaşırdığı evrede gelişimi takip etmek için bizi zaman atlatarak kurguya dahil etmek makuldü. İlk kitap Vin’in dönüşümü üzerine kurulmuştu buradaysa Elend’inkini okuduk. Alim tarafıyla yüzleşen gerçek dünya karşısında yaşadığı gelgitler zaman zaman kendisini hedef alan ilkeler bağlamında güzel bir çatışma barındırıyordu. Fakat bununla birlikte ikisi arasındaki ilişkiyi sorumluluklar ve beklentiler üzerinden bölme girişimi yer yer tutarsızlıklar doğuruyordu. Buna bir örnek vermek gerekirse Zane karakterinin Vin’i cezbetme çabaları, yer yer kafasını karıştırması gibi noktalar inandırıcılık açısından zayıftı. Sanırım kurguda en takıldığım nokta bu oldu. Öyle ya da böyle Elend’in kardeşinin etkisinin büyük olmasını beklememiştim. Nitekim sonrasında olmayan dertlerin ve önem skalasının değişimiyle normal bir düzene geçiş sağlandı. Yine de Zane'in ölümü üzücüydü. Baba oğul çatışmalarına çift bakış sağlanmasıysa ayrı bir başarıydı. Kurgu içerisinde Luthadel’in üç adet orduyla ablukaya alınışını ve politikanın ne kadar girift bir yapısı olduğunu görüyoruz. Yazar Koloss ordusu üzerinden gibi gücün yönetilemeyecek bir yapıya sahip olduğunu da aktarıyor okurlarına. Keza Elend’in adaleti sağlayarak arkadaşı Jastes’ın ölümüne karar verişi de kırılma noktalarındandı. Bir nevi dengelerin hızlı değişimi, buna alışamayan skaalar, tüccarlar ve asillerin mengenesine aldığı hikayenin sonu hayli manidar bitiyor. Yine birkaç farklı akış üzerinden bize ulaşan yazar arka planda minik kumpaslarını hazırlamaya devam ediyor. Ne geleceğini bekleyerek devam edişimizde epey dolambaçlı labirentlerde çıkışı arıyoruz. Kurgunun kırılma anlarından biri olan TenSoon hamlesini epey sevdim. Hakimiyeti kendini esir edeceğini bilmesine rağmen sunmak zor bir hamledir. Kandralar üzerinden öğrendiğimiz bilgi muhtemelen üçüncü kitapta da kilit bir rol oynayacak. Marsh’ın kontrolü kaybedişi, Sazed’in yaşadıkları, eksik hissedişi ve kayıplarının onu bambaşka noktaya taşıyacağı da yine gelecek kitaba epey sinyalle devam ediyor. Bununla birlikte finale geldiğimizde incelikle işlenen son, Harap’ın özgür kalışı, Lord Hükümdar’ın ölmeden evvel söylediklerinin önemini görmüş olduk. Gündüz gelen sisler bu sonun habercisiydi son kitapta da büyük bir savaş müjdeleniyor nitekim. Eh Elend’in Sissoylu olması da bir tık büyük bir hamleydi. Lakin bunun da bir yere bağlanacağına eminiz. Brandon Sanderson’un kurguyu genişletme şekli fazlasıyla ustaca. Merak, şüphe, yanlış anlama/anlaşılma, karakter arası rekabet, bilginin paylaşımı gibi konuları kullanma şeklini seviyorum. Asla güvende hissetmediğiniz ve daime tetikte okumak zorunda olduğunuz bir yazar. Bu sayede okurun ilgisini de hep elinde tutmuş oluyor. Buna ek olarak insani duyular ve fikirler üzerinde gerçek bir yetkinliğe sahip. Yazdıkları fantastik bir evrenin parçası lakin okur gerçekliği sorgulama ihtiyacı duymuyor. Gücün ve yeteneklerin sınırını genişletirken de sağlama yaptığı aşikar. Bilgiyi sunma biçimi bunu kanıtlar nitelikte. İnsanların zaaflarının kurguda mühim bir yer tuttuğu kısmını atlamamak gerektiğini de yazma notlarına ekleyebiliriz.
Sissoylu - Kuşatma
Sissoylu - KuşatmaBrandon Sanderson · Akılçelen Kitaplar · 2015777 okunma
·
202 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.