"AŞK", "SIR" dır...
Sır tutmanın yükünü taşımayı bilmeyen, sır tutmanın sorumluluğunu alamayan hiç kimse aşık oldum hissine kapılmasın.
Çünkü insana en ağır gelen sır, kendi sırrıdır.
Aşk nedir fazla bilmem ben, gerçi kim bilir ki.. Sadık bir aşık görebiliyor muyum(z) etrafım(ız)da.? Bu yüzden bilmediğim şeyler hakkında konuşmak bana düşmez. Ancak bu bilmeyişimle, yine de güzelim kitap hakkında acizane bir inceleme yapmak istedim..
Kitabı 2016 yılları civarında, hocam okuyordu. Ama bir görseniz o kadar anlattı ki, yani bilmesem reklam şirketiyle anlaştığını düşüneceğim ;). Okurken insan yanındakine illa bahseder ya kitaptan, o da bize Mecnun'un aslında gerçek isminin Kays olduğunu söylemişti ve ben itiraf etmeliyim ki o zaman ismi kayısıya benziyor diye içimden gülmüştüm. Belki de dışarıya söylemişimdir hatırlamıyorum. :)
Ve ben, yıllar sonra kendimi, yine hocamın tavsiyesiyle bu kitabı okurken buldum. Kitabın başlarında, "Eşyaların da bir ruhu mu vardı?" gibisinden bir söz okuduğum günden beri, eşyalarıma ruhu varmışcasına, incitmeden yaklaşmaya çalıştığımı farkediyorum. Acaba insanlara karşı da bu hassasiyeti kullanabiliyor muyum.?
Ama ne anlar ki insan, artık söylenen her söz şakaya, kırılan her kalp alınganlığa vurulmuyor mu..?
Yıllar önce bir alimden ders almaya gelen kardeşe, alim sormuş; "sen hiç aşık oldun mu?" hayır deyince vermemiş. Ne için? Çünkü ilim aşkta başlar, gerisi ilim değil, sadece kuru bilgi. Aşk olmadan hiçbir şey olmaz. Olsa ya zehir olur, ya eksik olur.
Ama insanlar bu kavramı karıştırır oldu, böylesine güzel bir kelimeyi, her türlü arzuların önüne koydular. Oysa ne kıymetliydi, söylemesi bile bir vakar ileydi..
Herkesin dilinde dolanır oldu. Unutulur oldu aşklar. İnsanların gönlünde oyuncak oldu. Kendileri de bilmezler ki, hergün başka birinde bulduklarını sanarlar aşkın. Böyle bir yaram mı var? Hayır. Lakin çağımın insanları çok yaralı, kendilerini yaralıyorlar.
Bu yaraları sarmak için, tekrar tekrar inciniyorlar.
Edebiyata girmek istemeden devam etmek geçiyor içimden, ama biliyorum ki ne kadar uzun olursa, okunması bir o kadar az olacak. Bu yüzden burada bitiriyorum sözlerimi..
Bu satırlardan sonra incelemeyi siz yapın, kendi yüreğinize sorun, "kitabı kendime öneriyor muyum, yoksa sıkılır mıyım bu mevzulardan? "
Selametle kalın...