Ademe isimlerin öğretilmiş olması, ona eşyaya hükmetme yeteneğinin bahşedilmesine denk düşer. Ama insan eşyaya hükmetmek yerine, eşyanın hükmü alına girmeyi tercih eder.
Lisan sadece insanı insana bağlamaz, insanı aynı zamanda Rabbine de bağlar. Çünkü Rahman insana beyanı öğretmiştir. Kalemle yazmayı öğretmiştir. Nasıl dua edeceğini dahi talim etmiştir.
Yukarıdaki yargıda kabul ve red aynı cümlede kullanılmış. Manidâr. Red, kabulün zıddı. Kabulü reddetmek? Sadece reddetmek olmuyor mu? Yoksa önce kabul ve sonra red mi var? O halde br dönüşten bahsediliyor!
Olduğu gibi kabul etmek, klişe. Olmak! Bir şey olmuşsa, kendisine ol denildiği içindir. Her oluş belirli kanunlara tabidir. Sünnetullah.
Dünyayı olduğu gibi kabul etmek? Bu cümlenin öncesi ve sonrası lazım bana. Eğer insan dil ile dünyanın sınırları dışına çıkabiliyorsa, bu yeni dünyada insanın varlığı beklenemez. Orada daha üst bir dil vardır. Allaha vasıl edecek bir dil. Daha üst bir dil ise zannımca daha üst bir varlık olmaya denk düşer