Pedal çeviriyoruz ve dakikalar biz farkına varmadan geçiyor. Ön tekeri izlermiş gibi ilerleyip, hareket ediyor şu an. Zaman ve evren aynı şeyler.
Gözler aynı anda hem içe hem dışa bakıyor. İlgisiz gözüküyorlar ama kaydediyorlar. Zihin görsel anıları muhafaza ediyor. Özel bir şey keşfetmek amacında değil, maksadı sadece ilgi akışını sürdürmek. Gerçekliği kavramanın bu yöntemi bisikletliyi mistik düşünceye, bir oyun ekranına bakmaktan daha çok yakınlaştırıyor.
'Ben' bizi terk ettiğinde yok olmuyor, Batılılar için kabul etmesi zor olan farklı bir mantıkla işleme dahil oluyor: Orada olmamak. Her şeyi inceleyerek daha fazla bütünleşmek.
Daha büyük bir dokuya sahip parçalar ve düzen arasındaki ilişkiyi belirleyen basit bir harmoni(uyum). Bu harmonide ilerleyişimizden farklı olarak ben ya da bana dair düşündüğümüz her şey var.
Bisikletin üzerindeyken vücut, ağırlığını kaybediyormuş gibidir ve zihin de bilincini genişletir.
Geliyor, gitmek için geri dönüyor
Bunlardan bazıları dipte
devam ediyor.