Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

92 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
MUTLU OLMAK İÇİN ACI ÇEKİN
"Doğuştan gelen bir kusurumuz var; hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimizi sanıyoruz. Bu kusurumuzu gidermedikçe, dünya gözümüze çelişkilerle dolu bir yer görünecektir. Çünkü her adımımızda, ister büyük ister küçük bir şey yapmış olalım, dünyanın ve insan hayatının, mutlu bir yaşam sürdürmeye olanak verecek biçimde tasarlanmadığını anlayacağız. işte bu yüzden bütün yaşlıların yüzünde aynı ifadeyi, yani düş kırıklığını görmek mümkündür." (Arthur Schopenhauer- Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine) Hiç Schopenhauer okumamış olmama rağmen incelememe sitede denk geldiğim bu alıntıyla başlamak istedim. Aslında mutluluk kavramını içinde barındıran cümleler genellikle "mutlu olmanın önemi" veya "mutlu olmak için bilmem kaç yol" gibi söylemler olur. Çünkü bizlere dayatılan bir yaşam amacı vardır: mutlu olmak. Ve bu kutsal yaşam amacı uğruna negatif enerjiler, düşünceler, duygular karşısında tahammülsüz olmalıyızdır. Peki mutluluğun insanlar için bir yaşam amacı olarak belirlenmesinin sebebi ne olabilir? Kitapta bahsi geçen "anlam yoksunluğu" bu sebeplerden biridir. Birçok insanın anlamlandırmak için uğraşmadığı yaşam, ölüm ve bunların amacı gibi pek çok konunun doldurulmayı bekleyen boşluğunun mutlu olmak sloganı ile doldurmaya çalışıyorlar. Ve elbette kapitalizm de bu konuya müdahil. (Hangisine değil ki?!) Çünkü mutlu olmak için bir şeyler satın almamız, ihtiyacımız olmasa bile sürekli daha fazlasını sahip olmamız lazım (!) Neden? Mutlu olacağız çünkü. Ancak gel gör ki istediği her şeye sahip olan ve olmaya devam eden insanların hayal kırıklığı çok daha büyük oluyor. Çünkü anlamsızlığın boşluğunu doldurmak için sahip olduğu her yeni şeyde tekrardan hiçbir şeyin değişmediğini fark ediyor. Hep yeni bir umut ve yeni bir hayal kırıklığı... Peki o zaman mutlu olmak için ne yapacağız? Çok basit. Mutlu olmayı hayat amacı olmaktan kurtaracağız. Ve kötü duygulara, mutsuzluğa, melankoliye izin vereceğiz. Hem zaten en büyük mutluluk anları -kitapta da geçtiği gibi- acıların dindiği anlar değil midir? Biz insanlar sürekli mutlu olmak adına çabalarken çok yoruluyoruz. en sonunda da kitaptaki tabiriyle "haz hırsımızın kurbanı olup" daha da mutsuz oluyoruz. Halbuki sürekli mutluluk için çabalamak yerine mutsuzluğu kabullenirsek halimizden daha hoşnut olabiliriz. Ve o zaman da sürekli başka şeyler için çabalamamıza gerek kalmaz. O anda mutsuzsak mutsuzuzdur. Wilhelm Schmid de bu konuda şöyle söylüyor: "Güzelliğin olmadığı zaman, güzel bir zaman değildir. Bu zamanı ne pahasına olursa olsun güzellemeye kalkmak güzelliğin yokluğunu daha da sündürmekten başka bir işe yaramaz." (s.29) Ben, kişisel gelişim sektörünün, kitapta adı geçen "happiness enstitülerinin" bir ürünü olduğunu düşünüyorum. İnsanlara sürekli dünyanın harika bir yer ve biz insanların da "her şeyi yapabilme potansiyeline sahip" mükemmel yaratıklar olduğumuzu söyleyip durur bu kitaplar. Ancak ne dünya harika, ne de insanlar! Sürekli pozitif düşünmek, dünyayı pespembe görmekten başka bir işe yaramaz. Karamsarlığa da ihtiyacımız vardır. Çünkü sürekli her şeyin yolunda olduğunu düşünüp bazı kötü şeylerin farkına varmazsak problemleri fark etme ve çözme kabiliyetimizi kaybetmiş oluruz. Ve bu toz pembe gözlüklere sahip olmayan melankolik insanların, olayları diğer insanlardan daha objektif ve "olduğu gibi" görmelerinin sebebi de tam olarak budur. Hazır sonbahar yaklaşıyorken, yani yaprak döken ağaçlara bakıp hüzünlenmemiz gereken bu vakitlerde, mutlu olmadığınız için kendinizi suçlamamak istiyorsanız, veya ileride, incelemenin başındaki alıntıda bahsi geçen hayal kırıklığı ile bakan yaşlılardan biri olmak istemiyorsanız bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Mutsuz günler dilerim!
Mutsuz Olmak
Mutsuz OlmakWilhelm Schmid · İletişim Yayınevi · 20204,470 okunma
··1 alıntı·
180 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.