Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

232 syf.
10/10 puan verdi
Kitap daha çok okunsun diye amme hizmeti
Mevzu hadis uydurma hadis demek. Yaşar Kandemir Hoca bu konuda yazılan kitaplardan sık sık kaynaklar göstererek kanayan bir yaraya dair çalışma yapmış. İnternet ortamında sık sık hiçbir kaynağa dayanmayan hadisler görüyoruz. Tarih boyunca Peygambere söyletilen ancak dudaklarından dökülmeyen onca söz nakledilmiş. Bu sözlerin doğrularını yanlışlardan ayırt edebilmek için akıllıca bir sistem geliştirilmiştir. Ancak halk peygamberini kitaplardan değil de genellikle ağızdan ağıza öğrenince çağlar boyu uydurma hadisler dilden dile dolaşıp durmuş. Dini bakımdan tehlikeli bir durum. "Kişiye, yalan olarak, her duyduğunu anlatması yeter!" (Müslim, Mukaddime 5) "Bilmediğin şeyin ardına düşme, çünkü göz, kulak ve kalp hepsi sorumludur, mutlaka sorguya çekilecektir." (İsra, 17/36) En azından bir hadisi sayfamızda paylaşmadan önce internette taratırsak elbet bir hocanın, ya da kitabın o hadisin doğruluğuna dair bir şeyler söylediğini görürüz. Ben de bu kitapta olmamasına rağmen günümüzde çok duyurulan ama uydurma olduğu konusunda görüş bildirilen hadislere biraz örnek vereyim: "Kim âşık olur, iffet gösterir ve bunu gizleyerek ölürse o şehittir." "Bir dirhem fâiz yiyen kimse, otuz altı kez zina etmiş gibi olur..." "Ben hikmet eviyim, Ali ise kapısıdır." "(Ey Muhammed) eğer sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım." "Kim nefsini bilirse rabbini de bilir. " "Ben yer ve göğe sığmadım, ancak mü’min kulumun kalbine sığdım." "Sarıkla kılınan namaz, sarıksız kılınan yirmibeş namaza, sarıkla kılınan Cuma namazı, sarıksız kılınan yetmiş cumaya bedeldir. Sarıkla namaz kılmak­ta onbin sevap vardır." Kadınların aleyhine uydurulmuş şu mevzu hadislerin halk arasında yaygın olarak kullanıldığını müşahede etmek mümkündür: "Kadınlar evlerin lambalarıdır, fakat onlara okuma yazmayı öğretmeyi­niz." “Kadınlara danışın onlarla istişare edin. Sonra da onlara muhalefet edin.” " Sizden birisi istişare yapmadan bir iş yapmasın. Eğer istişare edecek hiçbir kimse bulamazsa bir kadınla istişare etsin ve onun dediğinin tersini yapsın. Çünkü onun dediğinin tersini yapmasında bereket vardır." "Kadına itaat pişmanlıktır." "Kadınlar olmasaydı erkekler Cennet’e girecekti." Dünya-âhiret dengesinin bozulmasına sebep olan; dünya ve çalışmanın aleyhinde, fakirliğin lehinde uydurulmuş mevzû hadislere de örnekler vermek istiyoruz. "Bu ümmetin en hayırlıları fakir olanlarıdır. En süratli bir şekilde Cennet’e yerleşecek olanları da zayıf olanlardır." “Dünya bir leştir. Onu elde etmek isteyenler de köpeklerdir.” "Her bir ümmet için anahtar vardır. Cennet’in anahtarları, miskin ve fakir­lerdedir. Onlar kıyamet gününde Allah ile beraberdir." Kandil geceleri, mübarek ay, gün ve gecelerle ilgili de pek çok zayıf ve mevzû hadislerle karşılaşıyoruz. Değişik mahfillerde bu tür hadislerin nakledildiği­ni, özellikle kandil gecelerinde yapılan konuşmalarda bu tür hadislerin sahîh hadis gibi insanlara aktarıldığını görmekteyiz. "Kim Receb’den onbeş gün oruç tutarsa, Allah onu kıyâmet günü emin olanlarla beraber haşredecektir." "Receb’in diğer aylara göre fazileti, Kur’ân’ın şâir kelâmlara olan üstünlü­ğü gibidir." "Kim Şaban’ın onbeşinci gecesi oniki rekat namaz kılar ve her rekâtta otuz defa ihlâsı okursa Cennet’teki makamını görmeden ve âilesinden cehennemlik on kişiye şefaat etmeden ölmez." "Kim Receb’in ilk gecesi akşamından sonra yirmi rek’at namaz kılarsa.... sırâtı hesapsız geçer."" "Kim aşûre günü oruç tutarsa Allah ona 60 sene ibâdet etmiş gibi sevap yazar." Kaynak: dergi.diyanet.gov.tr/makaledetay.php... Yaşar Kandemir Hoca da bu konunun ne zaman çıktığını ne zaman yaygınlaştığını nasıl kurnazlıklarla uydurma rivayetler üretildiğini bu konuda daha önceden yazılan kaynaklardan aktararak dile getiriyor. Bir insan neden peygambere bir şey söyletmeye çalışır sorusunun en belirgin ve en yaygın cevaplarından biri fırkasını, mezhebini müdafaa etmek olur. Siyası fırkalar, kelam ve fıkıh mezhepleri, milliyetçi kimseler, fetihlerle birlikte topraklara katılan ama dine düşmanlık gösteren kişiler hadis uydurmaktan çekinmemiştir. Özellikle Hz.Osman’ın şehit olması sonrası ortaya çıkan bazı fırkalar fikirlerini yaymak için önce Kur’an’a sonra hadislere başvurmuşlardır ancak bunu da ibareleri zorlama bir dille tahrif ederek yapmışlardır. “Bazen birbirine zıt görüşler ileri süren fırkaların gayelerine uygun delilleri bu iki kaynakta bulamayacağı söz götürmeyeceğinden, bu defa –bazı fırkalar- Kur’an’ı Kerim’i arzuları istikametinde te’vile, hadisleri de aşırı bir zorlama ile tefsire çalıştılar.” Bu fırkalar ihtiyaçlarını karşılamayan ve işlerine gelmeyen hadislerin peygamber’e nisbetini inkar ederek onların uydurulmuş olduğunu iddia etmekten çekinmemişler. Görüşlerini sağlam göstermek için ve hasımlarının karşısında delil olsun diye hadisler uydurarak bunları Hz.Peygamber’e isnad etmişlerdir. Yine siyasi fırkalar da bunu yapmışlardır. Peygamberin, kendisinden sonra Hz.Ali’yi halife olarak tayin ettiğini iddia eden Şia’nın iddialarını desteklemek için Hz.Ali’nin faziletine dair binlerce hadis uydurduğu kitaplarda geçen bilgiler arasında. Sünni kaynaklarda da Hz.Ali’nin faziletine dair rivayetler vardır. Ancak bu rivayetler sadece Hz.Ali hakkında değildir. Hz.Ebubekir, Hz.Ömer veya Hz.Osman’ın faziletine dair de birçok rivayet zikredilir. Genel olarak bir milliyeti yücelten hadisler de hem Kur’an’a hem de dinin genel ruhuna ters olduğu için uydurma kabul edilir. Tabi sadece kötü niyet ve amaçlarla bu yola yönelen insanlar değil iyi niyetle bu yola tevessül eden insanlar da vardır. İnsanları ibadet etmeye yöneltme ve halkı kötülüklerden sakındırma amacıyla da hadis uydurmanın dini bakımdan bir mahzur taşımadığı, üstelik çok faydalı bir mesai olduğu düşüncesiyle hareket edenler de vardır ki bunlar yaptığı işleri caiz görerek tehlikeli sularda yüzmüşlerdir. “Zühd ve takva ehli olarak geçinen ve fakat hadis-i şerifin ruh ve manasından haberi bulunmayan birçok cahiller, Hz.Peygamber’in sahih hadisleriyle sabit olan muayyen ibadetleri kafi bulmamış olacaklar ki, tatbik edilmek istendiği zaman ifa edilemeyecek kadar çok ibadet formülü hazırlamışlardır. Bu formüllerin birbirine benzeyen çok tarafları vardır. Aşağı yukarı her birinde şu müşterek ifadeye rastlamak mümkündür: Kim falan gün şu kadar rek’at namaz kılar ve her rek’atta şu sureleri bu kadar defa okursa, ona ahirette mükafat olarak şunlar verilecektir” Bir de kendi menfaatini düşünerek uyduranlar var tabii. Onlar da pazarda sattığı ürünlerin peygamber tarafından çok yenildiğini, bu ürünü yiyene şu kadar sevap verileceğini peygamberin söylediğini iddia eden tayfadır ki bunlar da uydurma olarak görülür. "Bir uydurmaya göre Hz.Peygamber, Abdullah b. Abbas'a bir ayva vererek bunun kalbi temizleyeceğini söylemiş; başka bir uydurmaya göre, patlıcanın her derde deva olacağını haber vermiş; bir diğerine göre de etle beraber yenecek hıyarın cüzzam hastalığına karşı koruyacağını bildirmiştir. Gerçekle hiçbir ilgisi bulunmayan bu nevi gülünç tavsiyelerin arkasında, uydurucuların bazı gizli hesapları olduğu akla gelmektedir." Yine kızgınlıkla hadis uydurma faaliyeti de görülmüştür ki bu da bir örnek olarak verilebilir #78129125 Bir de kıssacılar vardır ki sahih hadisleri uydurma rivayetlerden ayırmak için bütün gayretleri ile çabalayan alimler onlardan nefret ederdi. Şu iki örnek bu çabayı örneklemek için yeterlidir sanıyorum #78199796 #78200341 Yazarımız mevzu hadislerin alametleri ve bunları tanımanın yolları için genellikle tarih boyunca görülen durumu da şu başlıklar altında anlatmış: 1) Hadis uyduranların itirafı 2) Haberin lafzında veya manasında bozukluk bulunması 3) Elde mevcut güvenilir hadis kitaplarında bulunmaması 4) Birçok insanın görmesi gereken bir hadiseyi bir kişinin gördüğünü iddia etmesi 5) Kur’an ve sünnete muhalif olması 6) Akla, his ve müşahadeye muhalif olması 7) Tarihi gerçeklere aykırı düşüncesi Şu başlıkları okuyanların aklına en azından bir rivayet gelmiştir ancak ben çokça paylaşılan bir rivayeti örnek olarak bırakayım #78204015 Bu tespit uydurma rivayetleri gerçeklerinden ayırmak için uygulanabilecek yöntemlerden biridir. Bahsi geçen rivayetler bu yollarla eleştiri süzgecinden geçirilebilir. Bunu yapamayanlar ise hadisi internette taratarak o rivayet hakkında yazılıp çizilenleri görerek konu hakkında bir fikir elde edebilir. İnternet çağında şanslıyız ki bu konuda rahatlıkla bir fikir sahibi olabiliyoruz. Yukarıda yer alan yöntemlere uymayan bir hadisi paylaşana kaynağını sormak yapılabilecek işlerden biri. Herkes bilinçlenmeli bu konuda. İnternette öyle rivayetler görülüyor ki okurken hayret ediyor insan. İncelemeyi, birçok kitapta yer alan ve doğru olduğu konusunda hiçbir şüphe bulunmadığı için benim oldukça manidar bulduğum bir hadisle sonlandırayım ki internet çağında olayın vehameti ortaya çıksın: "Kim benim ağzımdan bilerek hadis uydurursa, cehennemdeki yerine hazırlansın" mealinde olan hadisi bu mevzudaki hadisler arasında en çok bilinip mütevatir olarak rivayet edilenidir. Aşere-i mübeşşerenin naklinde ittifak ettiği bu mütevatir hadis, altmıştan fazla sahabe tarafından rivayet edilmektedir. “ İnanan her insana bu kitabı okumasını tavsiye ederim.
Mevzu Hadisler
Mevzu HadislerMehmet Yaşar Kandemir · M. Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları · 201762 okunma
·
208 görüntüleme
Serhat okurunun profil resmi
Kitapta da yer alan şu manidar olay dinî hiçbir endişe duymadan istismara yönelik bir örnek olarak çarpıcıdır: Ahmed bin Hanbel (ölm. 241) ile Yahya bin Main (ölm. 233) Bağdat´ta Rusafa mescidinde namaz kılarken bir kıssacı; Senedinde Ahmed bin Hanbel´in ve Yahya b. Main´in de olduğu; “Kim lâ ilâhe illallah derse, Allah Teâlâ bu sözün her kelimesinden, gagası altın, tüyleri mercan olan bir kuş yaratır…” hadisinin hikâyesini alabildiğine süsleyerek anlatınca, Ahmed bin Hanbel ve Yahya bin Main hayretler içinde birbirlerin yüzüne bakarak böyle bir hadisi rivayet etmediklerini birbirine söylemek lüzumunu hissederler. Şaşkınlıkları geçtikten sonra, Yahya bin Main dinleyicilerin verdiği bahşişleri toplamakta olan kıssacıyı yanına çağırır. Dünyalık ümidi ile yanına gelen kıssacıya, ben Yahya bin Main´im arkadaşımda Ahmed ibn Hanbel biz böyle bir hadis rivayet etmedik. Söylediğin yalanlara bari bizim adımızı karıştırma diye azarlayınca, kıssacı; “çoktan beri Yahya bin Main ve Ahmed ibn Hanbel´in ahmak olduklarını işitirdim. Bunun doğru olduğunu şimdi test ettim. Yahu dünyada sizden başka Yahya bin Main ve Ahmed bin Hanbel yok mu? Ben adları Ahmed bin Hanbel ve Yahya bin Main olan on yedi kişiden hadis yazmışımdır.” diyor. Bu arsız cevab karşısında yüzünü koluyla kapatan Ahmed bin Hanbel, bırak şunu gitsin der ve kıssacı da onlarla alay eder bir tavırla yanlarından uzaklaşır. (İbn Cevzi, Kitab´ul Mevzuat, Zehebi, mizan, c: 1, s: 47)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.