Kitap aslında toplumsal bir gerçekliği de gözler önüne seriyor. Evlilik kurumunu, tabiri caizse evlenmek için, yuva kurmak için oluşturan insanların, sevgiden bihaber olarak kurduklarında sonuçlarının ne denli acı olabileceğini anlatıyor. Tek kendilerini değil, çocuklarınında sevgisizlik ortamında büyüyüp sonrasında sıkıntılarla boğuşacağına değiniyor.
Aile baskısından sıkılıp çözümü evlenmekte bulan -evlenip kurtulayım- diyen insanların sonrasında nasıl daha büyük sıkıntılara girebildiğini anlatıyor.
Evlilik ne kadar doğalsa, boşanmanın da o kadar doğal olması gerektiğini savunuyor. Kitapta da dediği gibi iki insan arasında "düşünsel bütünlük" yoksa hep çekişme, üstün gelme çabası varsa boşanmanın doğal olduğunu ancak yasaların bu konuda katı olduğuna değiniyor.
Tabii bütün bunların altında sebep olarak yoksulluk temasının işlendiğini belirtmekte fayda var.
Kitap zamanında kadınlar tarafından aşırı eleştirilmiş ancak cinsiyetçi bakmayıp o şekilde okunursa toplumsal gerçekliği görebilirsiniz.