Doğu'nun ve Eski Yunan'ın evrenin doğuşu hakkında ileri sürdükleri görüşler spritüalist olmadıkları gibi, materyalist bir nitelikte de değildirler. Onlar, tek bir ilke yardımıyla evreni açıklamaya çalışmazlar; tersine bize insana benzeyen Tanrıları, yani aynı zamanda maddesel ve tinsel ana varlıkları, birbirleriyle boğuşan öğeleri, ardı arkası kesilmeyen olaylar içinde savaşlar veren ve çok çeşitli varlıkları meydana getiren bazı kuvvetleri gösterirler. Bu olağanüstü olaylar karşısında, yeni yeni uyanmaya başlayan düşünce, birlik ve düzenlilik isteği ile ortaya çıkar. Bundan ötürü her felsefe, çağının tanrıbilimiyle (theologie) duruma göre az veya çok şiddetli, az veya çok gizli, kaçınılmaz bir savaş vermek zorunda kalır.