Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

126 syf.
·
Puan vermedi
Yıllar Sonra Yeniden Genç Gorki ve Arabesk
Yıllar Sonra Yeniden Genç Gorki ve Arabesk Ulaş Başar Gezgin Bu yazıda, Gorki’nin ilk dönem öykülerini değerlendiriyoruz. Bu öyküler (Gorky, 1902) şunlar: 1- Bozkırda 2- Yirmialtımız ve Bir Diğeri 3- Bir Güz Gecesi 4- Bir Baltaya Sap Olamamış 5- Yeşil Kedi Yavrusu 6- Yol Arkadaşları 7- Sevgilisi 8- Çelkaş 9- Ahbaplar Genç Gorki’nin öykülerindeki ağırlıklı örgü, itilmişler örgüsü. Başkişiler, yoksullar, açlık sınırındakiler, işçiler, kaçakçılar, hırsızlar. Genç Gorki’de olay ve kişilik önde olduğu için, anlatının geçtiği yerlerin fazla önemi yok. 1. ve 2. öyküler, olay; 3. ve 4. öyküler, kişilik ağırlıklı. Bu öykülerde, toplumsalcı gerçekçilik henüz billurlaşmış değil; bu nedenle, yoksulların neden yoksul olduğu işlenmiyor ve öykülerin ezilenlere bilinç kazandırmak gibi bir işlevi yok. İkinci öyküde başkişi, işçiler ve bu öyküde biz dili kullanılıyor. Toplumsalcı gerçekçilikte, genelde, biz-dili ve onlar-dili ağırlıklı olduğundan, bu öykü, genç Gorki’nin toplumsalcı gerçekçiliğe en çok yaklaştığı öykü. Gorki’nin ilk dört öyküsüyle özdeşlik kurabilecekler, itilmişler. ‘Gorki’ sözcüğünün takma ad olarak, ‘acılı’ anlamına gelmesi anlamlı; çünkü bu öykülerde genç Gorki, arabesk yapıyor; o, 1890’ların Rusyası’nın Müslüm Baba’sı. İtilmişliğin, sevilmemişliğin, dışlanmışlığın sözcülüğünü yapıyor. Arabesk, itilmişliğin dışavurumudur, sınıf temeli vardır; kimilerince “devrimci arabesk yapıyor” diye eleştirilmiş olan Ahmet Kaya, tam da bu sınıf temelinden dönüştürücü bir kanal açmaya çalışıyordu –bilinçli ya da bilinçsiz olarak. Ahmet Kaya, her zaman devrimci öbeklerden daha sevilgen (popüler) oldu ve olacak; çünkü devrimci öbekler, genelde, yalnızca devrimcilerin özdeşleşebileceği şarkılar yaparken; Ahmet Kaya, devrimci olsun olmasın, itilmişlerin özdeşleşebileceği şarkılar yaptı. Ahmet Kaya’da ve genç Gorki’de, acı, çoğunlukla, bireysel. Yaşlı Gorki’de ise, işçiler, savaşım içinde gösteriliyor. Ahmet Kaya’nın kimi şarkıları, genç Gorki’ye; kimileri ise yaşlı Gorki’ye yakın. Genç Gorki’nin ilk dört öyküsünde, yazar, anlatıcı olarak öyküde belirgin bir biçimde yer alıyor; ama öntasarda olmuyor, anlatıcının yazar olduğundan da söz edilmiyor. Bu öykülerde anlatıcı, başkişi değil; anlatıcı, diğer kişileri okura sunan bir sunucu niteliği taşıyor. Genç Gorki öykülerinde anlatıcının başkişi olmaması, özdeşleşme düzeneklerini etkiliyor. Okur, anlatan kişiyle değil anlatılan kişiyle özdeşleşebiliyor. Ama bu durumda sorun şu: Okur, neden anlatılanı dinlemek isteyecek? Bu öykülerin kimisi ilginç (Genç Gorki’nin anlatı anlayışı, gerçek olaylardan ilginç olanlarını derleme biçiminde; öykülerin birçoğu, yaşamöyküsel; bunlar, kendi aylak yaşamının yansımaları); öykülerdeki kimi düşünceler, dikkate değer; ancak, Gorki’nin daha sonraki çalışmaları denli akılda kalacak nitelikte değiller. 1., 3. ve 4. öyküler, açlık sınırındaki bir aylağın/gezginin başından geçen ilginç anlatılar olmaları dışında, dikkat çekici değiller. Bir de, 1., 3. ve 4. öykülerin, açlık sınırındaki gezgin anlatıcının başından geçmesi ya da başından geçmiş gibi aktarılması, kitaba bütünlük veriyor. Bu nedenle, öyküler, ‘Binbir Gece Masalları’nda olduğu gibi ‘arkası yarın’ benzeri bir hava da taşıyor. Genç Gorki öykülerinde belirgin bir özdeyiş olmaması anmaya değer. Ancak, 1., 3. ve 4. öykülerin Nietzsche’gil karamsarlığı nedeniyle, “ezilenler hep kaybeder” gibi bir özdeyişten sözedilebilir. Dolayısıyla bu öyküler, umut öyküleri olmadıkları ölçüde, toplumsalcı gerçekçi değil; arabeskler. 1., 3. ve 4. öykülerde, bireyle toplum çatışması var. Toplumsalcı gerçekçilikte ise, toplulukla (emekçiler, ezilenler) topluluğun (egemenler, ezenler) kavgası işlenir. Bu, genç Gorki öykülerinin toplumsalcı gerçekçi olmayışına bir başka örnek. Arabeski arabesk yapan, mutlu ya da umutlu sonla bitmemesidir. Arabesk, “böyle gelmiş böyle gider” özdeyişine sahiptir. Alsatçı (ticari) anlatı, genelde mutlu sonla; devrimci anlatı ise, umutlu sonla biter. Bu ikincilerde, başkişiler yenilseler bile, gelecekte yenme olasılıkları saklı tutulur. Genç Gorki, “böyle gelmiş böyle gider” tabanlı öyküler yazdığı için arabesk. Aziz Nesin’in özyaşamöyküsü kitabının başlığından alıntılarsak, devrimci anlatı, “böyle gelmiş (ama) böyle gitmez” diyendir. Devrimci anlatı, “Sivas’ın hesabı (henüz sorulmasa da gelecekte) sorulacak” derken; arabesk anlatı, “Sivas’ın hesabı dün de sorulmadı, gelecekte de sorulmaz” der. Devrimci anlatı (örneğin Brecht), rahatsız etmeyi amaçlar; arabesk ve alsatçı anlatı, rahatlatır. Ezilmiş, arabesk dinleyerek karamsar bakışını doğrulatmış olur; alsatçı anlatılar, mutlu sonlu bitirişle, “her bir sorunun çözümü var” düşüncesi aşılar, ama verdiği, boş bir umuttur. Alsatçı anlatıda, mutlu ve boş-umutlu bir bitiriş; devrimci anlatıda, mutsuz ve umutlu ya da mutlu ve umutlu bir bitiriş; arabesk anlatıda ise, mutsuz ve umutsuz bir bitiriş vardır. Arabesk anlatıda, boş-umut bile yoktur; arabesk, çöküntülüler (depresif) kadar gerçekçidir. Gorki’ye dönersek, Genç Gorki’de ilk dört öykü dışındakiler, ayrıntılı değerlendirmeyi gerektirmeyecek denli sıradan öyküler. ‘Bir Baltaya Sap Olamamış’taki gezgin dolandırıcı başkişinin özyaşamöyküsü, düşüş örgüsü kullanıyor. Bu öyküde, bir tiyatro oyuncusunun sıkıntıdan gezgin dolandırıcıya dönme sürecini görüyoruz. Bu özyaşamöyküsü, kişilik dönüşümü örgüsü olarak da değerlendirilebilir. ‘Bir Baltaya Sap Olamamış’, genç Gorki’nin en iyi öyküsü, ama o da çok çok iyi değil. ‘Yeşil Kedi Yavrusu’, genç Gorki’nin en zayıf öyküsü. Penceresinden mahkumları izleyen anlatıcı, hapishane avlusunda, bir kedi yavrusunun mahkumlarca yeşile boyanmasına tanık oluyor. Ben ve o dili içiçe geçiyor. Ne bitiriş ne başlangıç; bu öykünün hiç bir yanı oku(t)maya değer değil. Bu öykünün başkişisi, bir mahkum olmasına karşın, “hiç bir olay örgüsü yok” denebilir. Bu boyama olayı, anlatıcıyı da etkileseydi ya da yönetimle birtakım sürtüşmelere yol açsaydı; daha nitelikli bir öykü çıkabilirdi. ‘Sevgilisi’ öyküsünde konu, olmayan sevgiliye mektup yazdırma. Bu da sıradan bir öykü. Genç Gorki, kökleşiklere (klasik) öykünüyor olsa gerek, bol ayrıntıyla sözü dönüp dolaştırmayı seviyor. Buna en somut örnek, iki deniz hırsızını ya da kaçakçıyı işlediği ‘Çelkaş’ öyküsü. Bu öykü, bir sürü gereksiz ayrıntıyla dolu; sayfa kaplamak için uzatılmış havası veriyor. İki hırsızı konu alan ‘Ahbaplar’ öyküsü ve ‘Yol Arkadaşları’ öyküsü, örgüsüz, kısa bir tiyatro oyunu havasında ve donuk eşkonuşmalarla dolu. ‘Ahbaplar’da, bir hırsız, hastalıktan ölüyor; ‘Yol Arkadaşları’nda iki yolcu, sonunda çocukluk arkadaşı çıkıyor. Genç Gorki’de sorular geç geliyor. 1., 3. ve 4. öykülerde temel soru, “başkişi, karnını nasıl doyuracak?” biçiminde; ama bu, çok da merak uyandırıcı bir soru değil. Zaten geç geliyor. Genç Gorki, birçok kökleşik (klasik) yapıtta olduğu gibi, kancasız açılış yapıyor. Üstelik şaşırtıcı bitirişler de yok. Öyküler, bittiklerinde, “e ne olmuş yani” dedirtiyorlar. Genç Gorki’nin gücü, olayların arasına serpiştirdiği etkileyici düşüncelerden ileri geliyor. Birçok kökleşik yapıtta bu güçlü öğe var. Çelkaş, 20. yüzyılın başında, eleştirmenler tarafından, bir başyapıt olarak değerlendirilmişti; yıllar içinde, değerlendirme ölçütleri de değişiyor. Günümüz yapıtlarında ise, olay ve şaşırtı öğesi, düşünceden önce geliyor. Yazın tarihi açısından, Gorki’nin soylular yerine itilmişlerin öykülerini anlatması, önemli bir yenilik. Yunan ağlatılarından (trajedi) ve güldürülerinden bu yana, ağlatılarda, soylular; güldürülerde, halk işleniyordu. Ağlatılarda, soyluların acısını paylaşmamız; güldürülerde, halkın ‘salaklık’larına gülmemiz isteniyordu. Ancak, ilerleyen yüzyılda, çokça itilmiş anlatısı olduğu için, ezilenleri işlemek, artık bir yenilik sayılmıyor.[ İtilmişlerin karamsar anlatıları yerine, ezenlerin karamsar anlatılarını yazmak (örneğin, egemenlerin “ayaklar baş olacak” diye umutsuzluğa kapılması), günümüzde daha ilginç olabilir. ] Genç Gorki’nin öyküleri, ayrıca, dünyaya, yoksulların çektiği çileleri anlatmak gibi bir amaç da taşıyor; ancak bu da, izleç (televizyon) ve genelağ (internet) çağında, sık sık sergilenen bir çaba. Genç Gorki’de simgesel göndermeler yok, düz anlatım var. Yaşlı Gorki de simgesel bir anlatıma sahip değildi. Ama bunun tersine, Potemkin Zırhlısı, hem simgesel bir anlatıma hem de toplumsalcı gerçekçiliğe bağlı kalan bir yapıt olarak Genç Gorki’den de yaşlı Gorki’den de ayrılıyor. Bir yapıtı kökleşik yapan, yapıta ‘tarihçinin yanlışı’yla[ ‘Tarihçinin yanlışı’, “tarihi, ona günümüzün ölçütlerini giydirerek değerlendirmek” olarak tanımlanabilir. ] yaklaşıldığında bile, onun okunmaya/izlenmeye değer olmasıdır. Kökleşik yapıt, kendi çağının beğenisini aşmıştır; bugünün ölçütleriyle de beğenilmektedir. Genç Gorki’nin öyküleri için aynısını söyleyemeyeceğiz; ancak, yaşlı Gorki’nin bugüne kaldığı rahatlıkla söylenebilir. Örneğin, ‘Ana’, gençler için hâlâ temel bir okuma. Genç Gorki’nin öyküleri, okunmaya/okutmaya değmez. Neyse ki, Gorki, 1902’de ölmedi ve sanatını geliştirerek, bu gençlik öykülerini kat kat aştı. Kendisi de, daha sonra, bu öykülerin toplumsalcı gerçekçi olmadığını kabul etmişti; çünkü zaten toplumsalcı gerçekçiliğin tarihi, Gorki’nin bu ilk öykülerinden sonra yazdıklarıyla başlıyor. İlgilisine Kaynak Gorky, M. (1902). Tales from Gorky (çev. R.N. Bain). Londra: Jarrold & Sons (4. baskı). Kaynak: Gezgin, U. B. (2017). Anlatıbilim Açısından Roman, Öykü ve Masal İncelemeleri (2000-2017) [Novel, Story and Fairy Tale Analyses through Narratology]. ANLATIBİLİM AÇISINDAN ROMAN, ÖYKÜ VE MASAL İNCELEMELERİ (2000-2017) Prof.Dr. Ulaş Başar Gezgin Yazında Ezilenler ve Ezilenlerin Yazını 1. Marksist Açıdan Türk Romanı. 2. Sovyet Türkologlarının Gözüyle Türk Yazını. 3. Yaşar Kemal’i Yaşar Kemal Yapan 6 Özellik. 4. ‘Boynu Bükük Öldüler’: İlk Yılmaz Güney Romanı. 5. Yıllar Sonra Yeniden Genç Gorki ve Arabesk. 6. İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu? 7. Bulgaristan Hatırası Bir Marksist Türkolog: İbrahim Tatarlı Sabahattin Ali Yazını 8. Anlatıbilim Açısından Kürk Mantolu Madonna. 9. Merhum Marko Paşa’nın Size Çok Selamı Var. 10. ‘Değirmen’de Sabahattin Ali Öykücülüğü. 11. ‘Kağnı’da Sabahattin Ali Öykücülüğü. 12. ‘Yeni Dünya’da Sabahattin Ali Öykücülüğü. 13. ‘Sırça Köşk’te Sabahattin Ali Öykücülüğü. 14. ‘Ses’te ve ‘Esirler’de Sabahattin Ali Öykücülüğü. Gülmece ve Hiciv Anlatıları 15. Muzaffer İzgü Öykücülüğü: Azrail’den Bir Namussuz’a. 16. Gülmece yazarı olarak Hasan Hüseyin: ‘Made in Turkey’. 17. ‘Bay Düdük’ (1958). 18. Bir Heccav Olarak Ümit Yaşar Oğuzcan. Çokkültürlü Yazın Çokkültürlü Toplum 19. Türk Yazınında ‘Etnik Öteki’ İmgesinin Açımlanmasına Giriş Olarak Hüseyin Rahmi Yazını ve “Yankesiciler” Adlı Öykü. 20. Çokkültürlü Toplum Çokkültürlü Öykü: Sait Faik Öykücülüğünde Ermeni İmgesi. 21. Saroyan Öykücülüğü ve Yetmiş Bin Süryani. Masallar ve Efsaneler 22. Eskimeyen Bir Yazın Evreni: 30 Yıl Sonra Yeniden Behrengi. 23. Ferçler ve Zebler: ‘Binbir Gece Masalları’ Üstüne Bir İçerik Çözümlemesi Denemesi 24. ‘Masalın Aslı’. 25. ‘Vietnam Efsaneleri/ Vietnam Söylenceleri’. 26. Tibet Masalları. Vietnam ve Tayland Yazını 27. ‘Direnme Savaşı’: Direnenlerin Tarafından Vietnam-Amerikan Savaşı. 28. ‘Şafakta Kazandık Zaferi’. 29. Bir Vietnam-Amerikan Savaşı Romanı: Gök Cephesi 30. Siyam Romancılığı Bağlamında Romanda Gerçeklik Sorunu. 31. Siyamlı Romancı Siburapha’nın Yaşamı. 32. Siyamlı Şair Sunthorn Phu’nun 'Phra Abhai Mani' Adlı Yapıtındaki Anlatının Özeti ve Değiniler. Türkiye Yazını, Türkçe Yazın 33. Öykücü Yönüyle Ahmet Cemal’i Anarak. 34. Torik Akını: Az, Öz, Akıcı, Okunası 35. İstanbul Öyküleri. 36. Onyıllar Sonra ‘Vatandaş’ı Yeniden Okumak 37. Ölü Çiçekler Müzesi’nde Gezinti. 38. ‘Uzaklara Mektuplar’. 39. Ali Rıza Arıcan Öykücülüğü 40. Puslu Kentin Mavisi: Modern Çin’den Öyküler. Taylan Kara Yazını 41. Poe’nun Kuzgunu: Derinden ve Uzun... 42. ‘Böyle de Buyurabilirdi Zerdüşt’: Hiççi Bir Başarı Öyküsü. 43.‘Vasatlığa Giriş Dersleri’: Yine de İnsana Dair. 44. Vasat Edebiyatı 101: Mizahla Polemik Arasında. Ütopya Anlatıları 45. Uzaklaşan Ütopya ve Distopyalaşan Dünya. 46. Devrim Öncesi Edebiyatında Ütopya: Kızıl Yıldız (1908) Örneği. İranlı Öykücüler 47. İranlı Öykücüler: Hem Yakın Hem Yakın (1-4). 48. Çağdaş İran Yazınının Öncüsü Sâdık Hidâyet (1-4). Avrupa Yazını 49. Fransız Yazınında Bir ‘Muhalif Yazar Miti’ni Sorgulamak: Marguerite Duras. 50. (Ölüm Yıldönümünde) Jose Saramago’yu Anarak... 51. Bilişsel Bilimlere İlişkin Bir Roman: ‘Düşünce Balonları’ Diğer Yazılar 52. Darüşşafaka ve İmkansız Hayatlar. 53. Endonezya’dan Bir Öykü: ‘Kral, Cadı ve Papaz’. 54. Azerbaycan’dan Bir Öykücü: Anar. 55. ‘En-Dor’a Giden Yol’. 56. İki Çocuk Öyküsü: ‘Başka Karıncalar Diyarı’ ve ‘Yerle Gök Arasında’ 57. Defterde Kalan Borges (1899-1986) Dipçeleri. 58. Latin Amerika’nın Çatık Kaşları: Bir Cehennem Ağacı Olarak Muz Ağacı. 59. Başka Dünyalar Açısından Nobel Yazın Ödülü’ne İlişkin Değiniler. Gezgin Yazını 60. Ulaş Başar Gezgin’le Yeni Romanı Üzerine (Söyleşi). 61. Babasız Bir Roman Kişiliği Yaratmak (Söyleşi).
Ayaktakımı Arasında
Ayaktakımı ArasındaMaksim Gorki · İş Bankası Kültür Yayınları · 20141,986 okunma
·
115 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.